~1 Hafta Sonra~
1 Hafta geçmişti o günün üzerinden. Kelimenin tam anlamıyla çökmüştüm. Ne yediğimden bir şey anlıyor ne de içtiğimden anlıyordum. Yaşayan bir ölüydüm sanki...o günden Sonra onu hiç görmemiş, sesini duymamış, mesaj bile alamamıştım. Gerçekten ne olduğunu merak ediyordum. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi?
Bu düşünceler beni rahatsız edince elim telefonuma gitti. Kilidini açtım ve rehbere girdim. Elim "Barış" ismine istemsizce gitti. Dokundum ismine ve telefonu kulağıma götürdüm. Çaldı...çaldı...çaldı...ama açmadı. Tam kapatacaktım ki en sonunda açtı. Ses gelmeyince sertçe yutkundum ve konuşmaya başladım.
Yaprak: Barış?
Ses gelmedi yine. Korkmaya başlamıştım. Oturduğum yerde dikleştim. Bir daha konuştum.
Yaprak: Barış, nerdesin sen?!
Barış: bilmem, nerdeydim?En sonunda sesini duyunca biraz olsun rahatlamıştım. Ama sesi hiç iyi gelmiyordu. Korkmaya başlamıştım. Devam etti konuşmasına.
Barış: aradığın kişiyi bulduğunu duydum, sevindim senin için. Kimse istemez zaten Benim gibi işe yaramaz birini sen de haklısın...
Sesi puslu ve her an ağlayacakmış gibi çıkıyordu. Kimden bahsediyordu? Ben ondan Sonra kimseyle sevgili olmamıştım. Hatta neredeyse başka bir erkeğin yüzüne bile bakmamıştım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben cevap veremeden o devam etti.
Barış: neden tıpkı senin gibi kolayca devam edemiyorum? Niye senin beni unuttuğun gibi unutamıyorum seni? Neden biliyor musun?
Onun görmeyeceğini bildiğim halde başımı sağa sola salladım. Acı bir şekilde güldüğünü duymuştum. Kalbim acıyordu...fazlasıyla.
Barış: neden biliyor musun? Ben seni gerçekten seviyordum. Ama sen...aşkının bir oyun olduğunu bilmeliydim. Salağın tekiyim...
Söylediği cümleler kalbimi fazlasıyla kırmıştı. Ona olan aşkımın oyun olduğunu düşünmesi beni üzmüş ve kırmıştı.
Yaprak: asla oyun değildi sevgim.
Barış: artık konuşmuyoruz, artık gülmüyoruz...belki, bir gün yan yana oluruz...iyi geceler, tabii iyi geçerse.Tam cevap verecekken yüzüme kapattı. Gözlerim dolmuştu yine. Ne yapacağımı bilmiyordum şu an. Söyledikleri kalbimi öyle bir sızlatmıştı ki, içimi öyle bir parçalamıştı ki...son söyledikleri aklıma gelince sertçe yutkundum. Veda mı etmişti o biraz önce?
Hemen ayağa kalktım. Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı sildim ve dolabımı açtım ve içinden elime geçen ilk kazak ve pantolonu aldım. Üstüme geçirdim ve aynaya bile bakmadan telefonumu alıp evden çıktım. Evden çıkmıştım ama nerde olduğunu bile bilmiyordum. Oflayarak tekrardan aradım. Üçüncü çalışta açtı.
Yaprak: Barış nerdesin? Çabuk söyle!
Barış: kalbinde...
Yaprak: bak benim sinirimi bozma ve bana nerede olduğunu söyle, hemen!
Barış: tamam be atarlı kızım, kızma! Eski evimdeyim, galiba.
Yaprak: galiba mı?! oraya geldiğim zaman ısırıcam kafanı salak!Gülerken yüzüne kapattım ve bir taksi bulmaya çalıştım. Yaklaşık 10 dakika sonunda nihayet bulmuştum. Yolu tarif ettim. Evin önünde durduğumuzda pantolonumun cebinde, artık ne kadar para varsa, hepsini verdim ve hızlıca indim. Kapısına gittim ve tıklattım. Bunu birkaç kere yaptım ama açmayınca bu sefer yumruklamaya başladım. Nolur düşündüğüm şeyi yapmış olmasın! Lütfen...En sonunda açmıştı kapıyı.
Açar açmaz baştan Aşağı onu süzdüm. Benim gibi onun da çöktüğünü anlamıştım. Saçları dağılmış, gözlerinin içi kırmızı; etrafı mordu. Pantolonun ise aceleyle üzerine geçirdiği çok belli oluyordu. En sonunda tam olarak gözlerimiz buluştuğunda uzun zaman Sonra ilk defa hissettiğim duyguyu hissetmiştim içimde ve kalbimde...
Yeni bölüm geldi! Gözlerim dolu dolu ve kendimi pek iyi hissedemeyerek yazdım. Umarım beğenirsiniz kuşlarım! 🖤🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABUSUM
Teen FictionYeni okula gelen yaprak, bir psikopatla karşılaşırsa başına neler gelebilir? Nerden bilebilirdi ki, aslında psikopat olan çocuğun içinde kalbi kırık bir çocuk olduğunu?