24

11.8K 761 255
                                    

"Kanka her şey için teşekkür ederiz. Muhteşem bir cuma günü geçirdik sayende. Behlül seninle de tanıştığım için çok mutluyuz. Aramıza hoş geldin!"

Çocuklar kapının önünde ayakkabılarını giyerken ilk giyen Melek olduğundan ilk teşekkür konuşmasını da o yapmıştı.

Diğerleri de aynı şekilde tek tek teşekkür edip el salladı. Kızlar Behlül'ü de aralarına alıp evden uzaklaşırken dördü de son kez arkasına bakıp evin kapısında onları yolcu eden Adnan ve Alperen'e salladı.

Alperen, dört genç uzaklaştıktan sonra kapıyı kapatan Adnan'a şüpheci gözlerle baktı.

"Adnan, benden saklayamazsın oğlum."

Adnan duyduğu ile olduğu yere adeta çivilenmişti. Alperen'in neyden bahsettiğini bilmiyordu ama tahmin edebiliyordu. Ancak içten içe tahmininin doğru çıkmamasını istiyordu. Gerginliğini belli etmeden Alperen'e bakmaya çalıştı.

"Neyden bahsediyosun kardeşim anlamadım?"

Alperen kafa sallayarak koltuğa yürüdü ve oturdu.

"Bence anladın Adnan."

Esmer oğlan sertçe yutkundu.

"Daha açık ol Alperen."

Alperen derince iç çekti ve saçlarını geriye attı. "Sen Behlül'den hoşlanıyorsun dimi Adnan?"

Duyduğu cümle esmer olanı paramparça ederken düşünceleri sabit durmuyordu. Ne cevap vereceğini ya da ne yapması gerektiğini kestiremiyordu.

Bir tarafta iki senedir sevdiği çocuk diğer tarafta orta okuldan beri arkadaş olduğu Alperen vardı.

Sessizlik hiç bu kadar kulaklarını acıtmış mıydı bilmiyordu. Kalbinin sert çarpışlarını titreyen nefes alışverişleriyle yavaşlatmaya çalışıyordu.

"Alperen lütfen dinlemeden yargılama."

"Anlat o zaman Adnan."

"Beni hiç durdurmadan dinleyecek misin?"

Alperen sanki sinirden çok merak ediyormuş gibi kafa salladı.

Adnan ise korkudan dolan gözlerini kırpıştırarak göz yaşı akmasın diye uğraşıyordu.

"Bu, sandığın gibi birkaç günlük bir heves değil. Ben okul takımıyla Eskişehir maçına gittiğimizden beri seviyorum Behlül'ü.

Hiç mantıklı gelmiyor biliyorum ama abi yemin ederim ben de çok sonra fark ettim. Çok zordu ulan.

Kendime bunu itiraf etmek sana şu an böyle anlatmamdan daha zordu. Kabullenemedim oğlum. Kendimde kusur buldum. Kimseyle konuşamadım. Uyku düzenim bozuldu.

Ailemle arama dağlar girdi sanki. Bana bakan herkes fark edecek diye diken üstünde gezdim sürekli. El ele gezen çiftleri gördükçe içime bir şey battı. Nefes alamadım Alperen. Herkes gibi özgür olamıyordum.

İki hafta önce sana bir şey anlatmam gerekiyor dedim. Tam anlatacakken müzik hocası seni çağırdı. Sonra anlatamadım ya. Buydu işte Alperen. Sen benim kardeşimsin, beni yargılamazsın diye sana da itiraf edecektim.

O zaman da çok korkuyordum şimdi de çok korkuyorum Alperen. Lütfen beni bu halde yalnız bırakma."

Adnan anlattıklarını bitirdiğinde ağladığını yeni fark etmişti. Alperen ise yüzünde Adnan'ın anlamlandıramadığı bir ifade ile ağlayan arkadaşına bakıyordu.

Alperen nefes verip karşısında oturan arkadaşına doğru uzandı ve onu kollarıyla sardı.

"Oğlum salak mısın? Sen benim kardeşimsin. İnsan kardeşini böyle bir şey için yargılar mı?"

"Yargılamaz dimi kanka?" Esmer olan, geri çekilerek gözlerindeki yaşları silmeden, olumlu bir cevap beklercesine bakıyordu Alperen'e.

"Yargılamaz kanka."

"Neden kızacak gibi davrandın o zaman Alperen?" Bu sefer de biraz sitem doluydu sesi.

"Bana söylemediğin için kızdım Adnan. Bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor. Benden çekinmene kızdım. Hem ben her haziran ayında gökkuşağı storysi atarım."

Adnan hafif bir tebessümle baktı Alperen'e. Arkadaşının verdiği olumlu tepki onu güçlendirmiş ve cesaretlendirmişti. Şimdi nefes alabildiğini hissediyordu.


Olum O Senin Yengen YengennHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin