Behlül
***
Adnan'a mesaj atalı 10 dakika olmuştu ve 1 dakikaya geleceğine gerçekten inanmıştım. Bazen Adnan'la vakit geçire geçire ona benzemeye başladığımı da hissediyordum. Bulunduğum ortamdan mı kaynaklanıyordu bilmiyordum ama daha fazla üşümeye başlamıştım. Adnan biraz daha gecikirse ve hasta olursam ondan bilecektim. Asla mont giymemiş olmamı bunun sebebi olarak saymayacaktım.
Kaldırıma oturmuş karşıda ot yiyen inekleri izliyordum ki görüşümü kapatan siyah mercedes kesinlikle ineklerden daha güzel bir manzaraydı.
Ayağa kalkıp arabanın içindekine baktım. Rabbim Adnan'ı öyle bir yaratmıştı ki bu çocuğu nasıl oldu da ilk başta reddettim anlayamıyordum.
"Bir tur atalım mı güzelim?"
Adnan'ın bu muhteşem ötesi espri anlayışı beni bitiriyordu ama hoşuma gitmiyor dersem de yalan söylemiş olurdum.
"Adnan, siyah mercedesimiz var deseydin benimle daha uzun süredir sevgili olurdun."
Güzel gözlü sevgilim o güzel gözlerini devirerek binmem için kafa hareketi yaptı. Ben de daha fazla üşümek istemediğim için arabaya bindim.
"Sayende yeni tenha yerler keşfettim sarışınım. Okul çıkışı öpüşmeye buraya gelelim. Kütüphane çok riskli."
Söylemiştim dimi, Adnan'ın muhteşem ötesi espri anlayışı vardı.
"Çok üşüdüm. Sen de 1 dakikada falan gelemedin. Hasta olursam bakacak mısın bana?"
"Henüz hastalıkta sağlıkta sözüne evet demedik sevgilim. Şimdilik tek idare et." dedi arabayı ileriye doğru sürerken.
"Köpek."
Hafif bir gülümsemeyle bana döndü ve elime uzanarak tuttu. Daha sonra parmaklarımızı birbirine kenetleyerek dudaklarına götürdü.
Daha iyisini yapana kadar en iyisi buydu. Herife her dakika daha fazla eleniyordum ama belli de etmiyordum. Adnan biraz egoistti de. Maalesef.
"Sevgilim geç kaldığım için özür dilerim. Annemin kocasının marketten dönmesini bekledim." Ama böyle de ince düşünceliydi işte.
"Sen gerçekten böyle mi sesleniyorsun adama?"
Yüzünde oluşan hafif sırıtma gerçekten hiçbir şeyi anlamamı sağlamıyordu. Adnan da sanıyordu ki sevgilisi zeki birinin tekiydi.
"Ona karşı böyle seslenecek kadar geniş değil henüz ailemiz. Daha doğrusu annem üzülmesin diye bir şekilde hallediyoruz işte."
Anladığımı belirten kafa sallamamla tekrar yolu izlemeye döndüm. İçimi kaplayan yersiz heyecan ve tedirginlik hissini bastıramıyordum. İşin kötü yanı Adnan da hiç konuşmuyordu. Ulan biz nasıl iletişim kuruyorduk?
"Öpüşerek sarışınım."
Adnan'ın söylediğini anlayamamış olmanın verdiği şaşkınlıkla ona döndüm. "Ne? Anlayamadım."
"Dedin ya, biz nasıl iletişim kuruyoruz diye. Cevap çok basit, öpüşerek."
Hay amınakoyayım ya. Yüzüme bastıran sıcaklık yüzünden boştaki elimi kendime hava yaparak değerlendiriyordum. Her zaman, insanlar nasıl içinden konuştuklarını dışarıdan söyleyebiliyor diye merak ediyordum. Birinci dereceden bunu da öğrendiğime göre sırada diğer meraklarımı gidermek vardı.
Adnan'ın odası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olum O Senin Yengen Yengenn
Teen Fiction"Bugün seni gördüğüm ilk gün. Geçirdiğim en kötü maç. Aklımı meşgul eden en güzel konu sen olduğun için kötü geçmesinin bir önemi yok. Ayrıca gözlerin okyanusa benziyor. Ellerini uzatmazsan kaybolacağım."