3 Nisan 2020
15.20Günlerdir hiç durmadan yağan yağmur, sonunda bugün durmuştu. Nisan ayının ılık güneşi bütün okul bahçesini esiri yapmıştı. Handan hocanın her konuda nokta atışı yaptığı bir kesindi. Tam gününe diploma töreni koyması bunu kanıtlıyordu.
Aynı zamanda Adnan, üzerindeki siyah takıma aldırış etmeden ortalıkta dolaşıyor ve ütüsünün bozulmasını da umursamıyordu.
Diploma töreni saat dörde çeyrek kala başlayacaktı ve Handan hoca, sahnenin hazırlanmasında birisinin öncülük etmesi adına Adnan'ı adamların başına dikmişti.
Elindeki kağıdı kendine yelpaze yapan esmer, sıkıntıyla ofladı. Sahne kurulmuştu. Sadece kürsünün sahneye çıkarılması kalmıştı.
"Abi, konferans salonunda galiba kürsü. Ali abi birazdan gelir götürür sizi oraya. Elinize sağlık."
Sahneyi kuran adamlara teşekkür edip bahçedeki banklardan birine bıraktı sonunda kendini Adnan. Kıvırcık saçlarını hafif geriye doğru tarayıp sınıf camlarında göz gezdirdi. Ona bakan birkaç kıza aldırış etmeden tekrar önüne döndü. Okulda popüler olduğunu biliyordu. Özellikle kızlar arasında.
Ceketinin iç cebindeki telefonunu çıkarıp saate baktığında zilin çalmasına 1 dakika kaldığını gördü. 12ler de muhtemelen 10-15 dakika sonra gelirdi. Kendisi de zaten Handan hocanın ricasıyla bu kadar erken gelmişti.
Okulun bittiğini duyuran son zil çalmaya başladığında yavaş yavaş öğrenciler de çıkmaya başladı. 11lerden İnci, arkadaşlarına el sallayıp çıkış kapısı yerine Adnan'ın olduğu yere doğru geliyordu. Esmer, emin olmak adına arkasına ve etrafına bakıp yakınlarda kendisinden başka biri var mı diye kontrol ettiğinde anladı İnci'nin onun yanına geldiğinden.
"Pişt, tahin helvası."
Adnan, göz devirip yanına oturan kıza döndürdü bakışlarını. Tahin helvasın bir anısı vardı ve İnci'nin bunu unutmuyor oluşu sinirlerini bozuyordu. Keşke yemeseydi İnci'nin tahin helvasından.
"Bana şöyle seslenme diye kaç kere söylemem gerek?"
"İstediğin kadar söyle. Keyfim neyi isterse onu yapmaya devam ederim."
Adnan'ın, bu kızın daima burnunun dikine giden biri olduğunu arada sırada unuttuğu oluyordu ama İnci'nin tekrar hatırlatması uzun sürmüyordu.
"Niye geldin?"
"Keyfim öy-"
"Keyfini sikiyim İnci. Hadi söyle ne söyleyeceksen. Uzatma."
Koyu kestane, dalgalı saçlarını geriye atıp Adnan'a döndü İnci. Yüzünden belli oluyordu, Adnan'ın üslubunu yeni hatırlamaya başlamıştı.
"Doğru konuş lan benle. Nasıl gidiyor hayat, neler yapıyorsun diye sormaya gelmiştim."
"İyi. Hadi git şimdi."
"Yahu, niye kovuyorsun beni anlamıyorum ki? Biz arkadaşız sanıyordum."
Yani, bir bakıma öyle sayılabilirlerdi. Adnan 11e giderken, ikisi fazlasıyla yakındı ve neredeyse birbirleri hakkında çoğu şeyi biliyorlardı.
Esmer, kızı geçiştirmek adına kafa sallayıp arkadaş olduklarıyla ilgili birkaç şey mırıldandı. Ancak İnci hâlâ duruyor ve bir şey söyleyecekmiş gibi Adnan'a bakıyordu.
"Ne söyleyeceksin İnci?"
"Şey, ben de katılayım mı mezuniyet partinize? Sen ayarlıyormuşsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olum O Senin Yengen Yengenn
Teen Fiction"Bugün seni gördüğüm ilk gün. Geçirdiğim en kötü maç. Aklımı meşgul eden en güzel konu sen olduğun için kötü geçmesinin bir önemi yok. Ayrıca gözlerin okyanusa benziyor. Ellerini uzatmazsan kaybolacağım."