50

6.8K 409 189
                                    

Adnan önünde açık olan kitaba anlamsız gözlerle bakarken Alperen onun aksine önünde açık olan kitaptaki soruları çözüyordu. Dersin ilerlemeyişi esmer oğlanı daha da gererken duyulan zil derince iç çektirdi Adnan'a.

"Oh be!"

Alperen, dönüp arkadaşına bir bakış attıktan sonra testine geri döndü. Birilerinin üniversite kazanma hayali vardı en azından.

Adnan arkadaşını boş verip sınıftan çıktı ve üst kata çıkan merdivenlere yöneldi. Aradığı kişi de arkadaş topluluğu ile aşağı iniyordu.

Okulda herkes tarafından kesinlikle tanınan Yağmur ve arkadaşlarının önünü kesti Adnan. Kızlar Adnan'a bakarken Adnan hafif bi öksürdü ve doğrudan Yağmur'a baktı.

"Yağmur bi' gelir misin bir şey konuşmam gerekiyor."

Kızlar birbirine bakıp sırıtırken şüphesiz Adnan'ı yanlış anlamışlardı. Yağmur'un iki sene önce Adnan'ı sevdiğini bilmeyen yoktu çünkü.

"Ne konuşacaksın, konuşalım burada."

Esmer oğlan böyle bir şeyin olacağını gelmeden önce de biliyordu. Bu kız da uzatmasa olmuyordu.

"Gel işte önemli."

Yağmur arkadaşlarına dönüp onların önden gitmesini söyledikten sonra Adnan'a döndü.

"Neymiş önemli olan?"

"Senden sürpriz için fikir almam gerek. Bu konuda senden daha iyisini tanımıyorum."

Kumral kız göz devirerek kendinden uzun çocuğa baktı.

"Ne alaka ya? Sana niye yardım edeyim?"

"Yardım etsen bir yerin mi eksilir güzelim?"

Omuz silkti alımlı kumral kız. Adnan bunun böyle çözülmeyeyeceğini bildiğinden son hamlesini yapıp olursa sevinecek olmazsa kader diyerek gidecekti.

"Çıkışta bi kahve ısmarlarım?"

Yağmur tekrar baktı esmer oğlanın yüzüne. Hafif sırıtan yüzü kabul edeceğini belli ediyordu.

"Anlaştık o zaman."

İki gençte birbirine gülümseyip gidecekleri yöne doğru yürüdü.

Fakat Adnan henüz nasıl bir yanlış yaptığından haberdar değildi.

***

Behlül, sessiz olacağını düşündüğü kütüphaneye girdiğinde onunla eş zamanlı olarak arkasından içeriye süzülen kız grubunun şimdiden çıkardığı kıkırtılar düşüncelerini çöpe attı sarışının.

Onları boş vererek her zaman oturduğu masaya oturarak elindeki okuma kitabını açtı ve okumaya başladı.

Daha yeni kitabın bir arka sayfasına geçmişti ki duyduğu isim durdurdu Behlül'ü.

"Şaka yapmıyorum. Bana gerçekten güzelim dedi. Düşünebiliyor musunuz? Adnan ya Adnan, 12-B'den Adnan. İki sene önce üzerine toprak attığım canım platoniğim."

Kızlar, arkadaşının iki senenin sonunda hayallerine ulaşmış olmasını kutlarken Behlül de 12-B'de başka Adnan var mıydı diye düşünüyordu.

"Ama asıl şok olacağınız şey, beni bu çıkışta kahve içmeye çağırdı."

Yağmur'un arkadaşlarıyla beraber Behlül'ü de şok eden cümle sinirlendirmişti onu. Yağmur ne alaklaydı ve neden Adnan onu kahve içmeye çağırmıştı?

Sarışın oğlan, aklını meşgul eden cevapsız sorularla kalktı masadan. Hızlı kalkışı birkaç kafanın ona dönmesine sebep olmuş olsa da aldırmadı Behlül.

Kütüphaneden çıkar çıkmaz kendini 12-B'nin önünde bulduğunda içeri uzattı kafasını. Alperen yerindeydi ama Adnan yoktu.

Onu görmeye alışık olmayan öğrencilerin gözleri üzerinde geziniyordu Behlül'ün.

Nihayet Alperen'de ona döndüğünde sarışının aksine Alperen çok mutlu görünüyordu.

"Hayırdır Behlül?"

"Adnan nerede?"

Alperen, Behlül'ün sesindeki siniri biraz hissetmiş olsa da bir şey sormadı.

"Eve gitti. Babası almaya geldi."

Kafa sallayarak anladığını belirtti ve Alperen'e el sallayarak çıktı sınıftan Behlül.

Yüz yüze soramayacaktı madem mesaj atardı o da.

Behlül: Nerdesin?

Adnan: Vaayy güzellik

Fark etmişsin yokluğumu

Eve geldim

Behlül: Neden gittin

Adnan: Hahdhakak bugün biraz gerginsin sen galiba

İşim var diye geldim

Behlül: Çıkışta ne yapacaksın

Adnan: Allah allah

Nedir bu sorgulayıcı tavrın anlayamadım ama hayırlısı

İşim var o saatte

(Görüldü 13.55)

Behlül sinirle iç çekti. Dersin başladığını belli eden zil sesi ile kendi sınıfına gitmek için merdivenlere yöneldi. Dersi Oğuz hocayaydı ve geç kalmak istemezdi.

***

Dersin bitimiyle birlikte okulun da bittiğini haber veren son dersin zili ile çantasını hızla sırtına takıp okul bahçesine indi Behlül. Bugün babasının kursu falan olmadığı için eve beraber gidebileceklerdi.

Soğuk havanın verdiği ürperti ile ellerini montunun cebine soktu sarışın oğlan. Babasının hâlâ gelmemiş olmasına sinirlenirken okul kapısında gördüğü tanıdık Mercedes sinirlerini bir anlığına yatıştırdı sarışının.

Gülümseyerek sevgilisinin arabasına yürürken birden yanından koşarak geçen kumral kız durdurdu Behlül'ü.

Sanki yapacağı hareketleri yanından geçen kız çalmış gibiydi. Mercedes'in kapısını açıp yolcu koltuğuna yerleşti Yağmur. Kız arabanın kapısını sertçe kapattığında ancak kendine gelebilmişti Behlül.

Silinen sinir tekrar kendini belli ederken Behlül, babasının kendi sırtına elini pat patlamasıyla yürümeye başlamıştı sonunda.

Neler döndüğünü anlayamasa da içinde oluşan soğuma hissini durdurmadı sarışın. Ona yapılan muamelenin iki katını yapmayı planladı babasının arkasından arabaya yürüdüğü 5 dakikada.

Yolcu koltuğuna oturup kemerini taktı Behlül. Bir sonraki günün cumartesi olması onun için çok daha iyiydi.

Ne Adnan'ı görecekti ne de onun arabasına binen kumral kızı.

Olum O Senin Yengen YengennHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin