Aşkolarım, medya Adnan ve Behlül ama aradığım pozisyona en uygun fanart bu olduğu için bunu koydum.
Keith=Behlül (keith sarıymış gibi davranın lütfen ;-; )
Lance=Adnan
***
1 Nisan 11.10
Nisan ayının yağmurları hiç beklemediğiniz bir anda bastırır. Evden çıkarken güneşe aldanır hazırlıksız çıkarsınız. Sonra birden hava kararır, şimşekler çakar. Birkaç saniyede sırılsıklam olursunuz.
Adnan da o güneşe kananlardandı. Saçlarından damlayan su damlalarına aldırış etmeden adımlarını biraz daha hızlandırıp sonunda okul kapısından girdi. Geri zekalı, yüzde yüz hasta olacaktı.
Sezin'in doğum gününden sonra okula bir gün ara vermiş ve evde dinlenmişti. Her ne kadar annesi ve babası onu devamsızlıktan kalmasın diye okula göndermeye çalıştıysa da Adnan yattığı yerden kıpırmadığı için daha fazla üstelememişlerdi. Bu sabah ise Adnan'ı uyandırma gereği duymadan herkes işe gittiği için Adnan geç kalmıştı ve okul fazlasıyla sessizdi. Ta ki ıslık duyulana kadar.
Duvara yaslanan beden elinde salladığı nöbetçi kartıyla Adnan'ı biraz şaşırtmıştı.
"Nerdesin koçum sen? 4.dersi yarıladılar."
Behlül hiç kıpırdamadan kendisine yaklaşan esmerine baktı. Neredeyse kuru hiçbir yeri yoktu.
"12lerin nöbetçi olduğunu bilmiyodum."
"Yaptık bi' şeyler, aldık nöbetçi kartını. Sen beni boşver de soruma cevap ver. Nerdeydin? Mesajlarımı da görmedin aramalarımı da."
Adnan yan ağız sırıtışını biraz daha genişletip omuz silkti. Behlül'ün arkasından geleceğini bildiğinden adımlarını direkt spor odasına yönlendirdi. Koç bugün okulda yoktu. Çünkü atletizm takımındakileri yarışa götürmüştü.
"Uyuyakalmışım."
Çantasının küçük gözünden birbirine asılı olan anahtarları çıkarıp odanın kilidini açtı. Sarışın şaşkınlıkla sevgilisini izliyordu. Kim bilir başka nerelerin anahtarı vardı...
Esmer, odaya girip sarışını da içeri çekiştirdikten sonra kapıyı kapatıp tekrar kilitledi. Mazallah bir gelen falan olurdu.
"Adnan yuh! Buranın bile anahtarını çalmışsın."
"Yavrum çalmak demeyelim. Söylemiştim sana. Kendime de çıkarttırdım bi tane."
"Pes yani pes!"
Esmerin kıkırtıları odaya yayılırken Behlül sahte homurtularla odayı turluyordu. Burayla çok bağlantısı olmadığından içeride nelerin olduğunu ilk kez görüyordu.
Vitrinde duran fotoğraflar koçun en sevdikleri olmalıydı. Her birini çerçeveye koymasından belliydi.
Behlül dikkatini fotoğraflara verdiğinden Adnan'ı pek umursamıyordu şu an.
"Çok dikkatini çekti herhalde."
Adnan içinde bulundukları sessizliği bozmak adına öylesine bir cümle kurdu. Sarışının kafasını sallayarak onaylamasını hiç beklemiyordu.
"Adnan, keşke 9.sınıfa bu okulda başlasaydım."
"Nerden çıktı?"
Behlül, heyecanla elini vitrine koyup futbol takımının 2016 yılında çekilmiş resmini gösterdi. Ortada yeni kaptan onun etrafında da takımın geri kalanı vardı. Hepsi inanılmaz mutlu duruyordu ama ortadaki çocuk ayağını topun üstüne koymuş, kollarını bağlamış bir şekilde ciddiyetle kameraya bakıyordu. Elbette bu çocuk, zigot Adnandan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olum O Senin Yengen Yengenn
Teen Fiction"Bugün seni gördüğüm ilk gün. Geçirdiğim en kötü maç. Aklımı meşgul eden en güzel konu sen olduğun için kötü geçmesinin bir önemi yok. Ayrıca gözlerin okyanusa benziyor. Ellerini uzatmazsan kaybolacağım."