***Dersin bitmesine henüz 10 dakika vardı fakat esmer oğlan çoktan kendi kafasında bitirmişti dersi. Hocanın da ön sıradakilerden başkalarına baktığı söylenemezdi zaten. Damarlı ellerini saçına atıp dağıttıktan sonra tekrar düzelterek ofladı. Durmadan kolundaki saate göz atması zilin çalmasını sabırsızlıkla beklediğinin kanıtıydı.
5 dakika kaldığını görünce sonunda derince iç çekti. Hoca da dersi bitirmiş kendi kitaplarını topluyordu. İçindeki garip his saniyeler geçtikçe büyüyordu ve bunun ne anlama geldiğini kestirememek esmer oğlanı delirtiyor gibiydi. Hemen yanında oturan Alperen'in telefona gömülmüş halini görmesiyle göz devirmesi bir olmuştu.
Adnan, dirseğiyle Alperen'in kolunu dürttü. Alperen'in telefondan kafasını kaldırmayıp mırıldandığını duyunca etrafa bakıp geri Alperen'e döndü.
"Ben şimdi Behlülle kahve içmeye gidiyorum."
Sonunda Alperen'in ilgisini çeken cümle telefonunu kitleyip Adnan'a dönmesine sebep olmuştu.
"Temiz çocuk sarışın Behlül deme sakın bana?"
Kullandığı tabir ile iki gençte kahkaha atarken Adnan başıyla onayladı.
"Aynen kardeşim. Ben Oğuz hocanın dersinden geçmenin formülünü buldum. Bırakır mıyım hiç?"
Alperen eliyle sahte bir alkış yapıp ayağa kalktı ve telefonunu ön cebine soktu.
"Muhteşemsin kardeşim. Kolay gelsin."
Alperen'in cümlesini bitirmesiyle zilin çalması bir olmuşken sınıf kısa sürede boşalmıştı. Adnan da içinde ayıp olmasın diye defter taşıdığı çantayı sırtına takarak Behlül'ün yanına gideceği için hızlıca sınıftan çıkıp merdivenlere yönelmişti.
Alt kata indiğinde merdivenin çaprazındaki sınıf kapısında kendisini bekleyen Behlül'ü uzunca süzdü. Behlül, Adnan'ı fark etmemişti. Adnan aynı ağır adımlarla Behlül'ün yanına yürüdü.
"Napıyorsun sarışın?"
Behlül beklemediği hamle ile irkilmişti. Adnan'a döndü ve boş boş baktı. Koyu kahveler, mavilerde kaybolmadan gözlerini kaçırdı Adnan.
"İtin tekini bekliyodum geldi çok şükür."
Sarışın genç iğneleyen cümlesini söyleyip yürümeye başladığında Adnan bu seferlik uzatmama kararı almış gibiydi.
"Nereye gidiyoruz yavrum?"
Sarışın genç bıkkınlıkla üfledi. Bu gevşeklikten hoşlanmıyordu, belliydi. Ama Adnan da bir o kadar hoşlanıyordu bu hareketlerden.
"Gevşek"
"Bize gidelim mi film falan izleriz."
Adnan gayet eğlenir bir şekilde cümlelerini art arda söylerken sarışın genç, olduğu yerde durdu. Adnan da fark etmişti ki sorarcasına Behlül'e bakıyordu.
"Sen insan gibi konuşmayı bilmiyor musun ya? Senin yüzünden ergen kız tribine girdim burda. Yapma şunu."
"Aman be, tamam."
Behlül göz devirerek yürümeye devam ettiğinde sessizlik ikisini de kaplamıştı. Sonunda okuldan dışarı çıktığıklarında ilk konuşan Behlül oldu.
"Kafe buraya ters kalıyor iki kere akbil basmaya var mısın yoksa yürüyelim mi?"
Esmer genç gülerek olumlu anlamda kafa salladı.
"Akbil basmaya varım tabii ki."
Behlül de onunla eş zamanlı gülerek durağa doğru yöneldi. Fark etmediği şey ise üzerinde gezinen gözlerdi.
***
İki gencin de bayadır oturdukları masada Behlül yorulmuşcasına arkasına yaslandı. Kemikli ellerini sarı saçlarından geçirdi ve dudaklarını yaladı. Havalıydı.
"İyi biriymişsin Adnan. Niye daha önceden sormadın bana Ateist misin diye?"
Esmer olan bu cümleye ilk olarak gülerek karşılık verdi.
"Eee sarışın, ben bayadır peşindeyim zaten. Yüz vermeyen, naz yapan sendin."
Behlül kaşlarını çattı. Adnan biliyordu ki şimdi o muhteşem soru gelecekti.
"Nasıl?"
Esmer olan ellerini kenetledi ve biraz masaya eğildi.
"Okulun futbol takımı Eskişehir'e giderken nöbetçi bir çocuk varmış. Takımın valizlerini taşımaya yardım ederken yanına yaklaşan çocuğun sorusunu ciddiye almayarak sinirlenmiş. 'Git işine geri zekalı' "
Behlül duyduklarını hatırlamaya çalışıyor gibi bir hale bürünmüştü.
"Şaka yapmıyorsun dimi Adnan?"
Adnan gülerek olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Şaka yapmıyorum. Senin tepkin yüzünden maçta o kadar kafam dağınıktı ki hoca bana fırça attı."
Bu sefer gülen Behlül olmuştu.
"Ama bence haklıydım. O sıralar okulda yeni olduğumdan kimin ne olduğunu bilmiyordum."
"Okuduğum okulda bana ilk ters tepki gösteren sen olunca ilgimi çektin sarışın."
Adnan, söylediği cümleden sonra ne yaptığını anlayarak rahatsızca kıpırdandı. Nasıl toparlayacağını bilmiyordu.
"Yani..."
"Yani beni merak ettin?"
"Aynen! Öyle bir şey işte."
Esmer olan rahatça nefes verdi. Bu konuşmadan yarım saat sonra da evlerine gitmek için ayaklandılar.
Kafeden çıktıktan sonra da aynı sessizlik ikisini tekrar ele geçirmişti. Durağa kadar sessizlik devam etti. Bu garip hava Adnan'ı geriyordu. Bu yüzden pek rahat olduğu söylenemezdi.
Otobüsün yaklaşmasıyla Adnan sonunda sessizliği bozmaya karar vermişti ki Behlül'ün çalan telefonu ondan önce davrandı.
Esmer oğlan, sarışının konuşmasını bölmek istemediğinden el sallayarak otobüse bindi. Sarışın olan da ona aynı şekilde el salladığında sonunda Adnan biraz gülümseyebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olum O Senin Yengen Yengenn
Novela Juvenil"Bugün seni gördüğüm ilk gün. Geçirdiğim en kötü maç. Aklımı meşgul eden en güzel konu sen olduğun için kötü geçmesinin bir önemi yok. Ayrıca gözlerin okyanusa benziyor. Ellerini uzatmazsan kaybolacağım."