Bölüm düzenlenmiştir.
*
"Bu günlük bu kadar,"
Hocanın dersi bitirmesiyle çantamı toparlamaya başladım. Üç dersi blok işlenmesi başımın ağrımasına sebep olmuştu. Ne vardı yani bir ara verseydik?
Okulun bahçesine çıkınca derin bir nefes aldım. Etrafta yürüyen insanlar aldırmadan çıkış kapısına doğru ilerledim.
Her geçen gün biraz daha zor gelmeye başlamıştı. Patronun dükkanı açmaması, başımda dolaşan şu Azad belası ve Fırat'la yattığımı düşünen koca okul...
Evet okuldaki herkes duymuştu bu olayı. Ama fazlasıyla abartılmıştı. Fırat bu okulun gözde ögrencisiydi ya. Bana kimse inanmazdı.
Sanki lise de okuyoruz anasını satayım, diye soylendim. Koca üniversite de başka edilecek laf kalmamıştı zaten.
İzmir'e geleli yaklaşık 3 yıl olmuştu. Ama hiç bir yılımın şu bir aylık süre zarfındaki gibi zor geçtiğini hatırlamıyorum. Hem maddi hem de manevi...
Eve gelince kendimi yatağıma attım. Sabahtan beri okuldaydım. Yorulmustum. Gerçi hep yorgundum ben. Çalan telefona baktığımda arayanin ablam olduğunu gördüm. Şimdi bir de onunla uğraşamazdım, açmadım.
Aramadan sonra bir de mesaj gelmişti.
Nerdesin?
Sana ne? Nerede olduğum onu niye ikgilendiriyordu ki? Sözde vızır vızır beni arıyorlardı ama buna hiç inanmıyordum. Beni arayıp ne yapabilirlerdi? Benim hiç bir şeyle bağlantım yoktu.
Hem neden on inanayım ki?
Bir kere daha telefonun çalmasıyla sinirle elime aldım. Bugün ne de çok çaldı bu zımbırtı. Arayan Eylem'di.
"Ne oldu?"
"Aksam yemeğe çıkıyoruz canım, itiraz istemiyorum. Sana güzel haberlerim var." Tam itiraz edecekken bitirmesiyle susturdu. "Makyajını yap ve beni bekle. Sana süper bir elbise getireceğim" diyerek telefonu kapattı.
Sanki makyaj yapıyordum. Yatağıma gömüldüm ve örtüyü kafama kadar çektim. Gelinceye kadar uyumak fena fikir değildi.
Kapının yumruklanma sesiyle uyandım. Eylem gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtığımda yüzünde gulucuklerle içeriye girdi.
Beni görünce yüzü düştü. "Makyaj yapmamışsın," Omuz silktim. "Makyaj mi yapıyorum normalde?"
"Ama şuan farklı canım," diyerek Koltuğa oturdu. Nesi farklı der gibi ona baktım. "Seni eniştenle tanıştırıcam,"
Sanki ilk kez yaptığı şeydi. Bu kaçıncı eniştem diye sormamak için kendimi zor tuttum. Saçma saçma ilişkilerdi işte.
Bir saatin sonunda uzerimdekilere baktım. Dar siyah bir etek ve üzerine beyaz göğüs dekolteli bir bluz. Dekolte aklıma gelince sinirlendim ve çıkardım bluzu. Onun yerine daha spor bir tişört geçirdim.
"Hazır mısın canım?" Diyerek odaya giren Eylem'i süzdüm. Siyah her yerini belli eden bir elbise giymişti. Saçlarını tepeden toplamış bol bir makyaj yapmıştı.
"O tişört ne kızım, diye soylendi yanıma gelirken. "Çıkar onu," Omuz silktim. İstemiyordum. Yatağa fırlattığım bluzu eline aldı. "Ölümü gör Berçem,"
Beni boyle tehdit etmek zorunda miydi?
Üzerimdeki tişörtü onun odada olmasını umursamayarak çıkardım ve elinden bluzu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...