Elimde duran boş karton bardağı büktüm. Boş bardak avcum içinde küçülürken sanki bu beni rahatlatmıştı. Etrafımda göz gezdirdim. Bir sürü insan vardı. Kalabalıktan nefret ediyordum.
Sıkıntıyla iç çektim. Azadı beklerken fena halde canım sıkılmıştı. Bir an önce gelmesini diledim içimden. Hastanelerden hep nefret ederdim. Bir an önce şu işkencenin bitmesini istiyordum.
Bugün son kontroldü.
Test sonuçları belli olacakti.
İçim gerginlikten kasılıyordu. Sonucu o kadar merak ediyordum ki. Parmaklarımı kemirmeye devam ettim. Endişeliydim.
"Ben geldim," serseri bir gülüşle yanıma oturan Azada baktım. Sonunda diye haykırmak geçti içimden. "Nasıl geçti," diye sordum k kendime engel olamayarak. Oturduğu yerden kalktı ve ayağımın dibine diz çöktü. Şaşkınlıkla ona baktım bu kadar insanın içinde ne yapıyordu?
Karnımı okşadı bir süre sonra da o siyah gözleri beni buldu. "Artık temizim," diye mırıldandı ve ayaga kalkarak bir anda beni kucağına aldı. Ellerim affallamanın etkisiyle ellerimden biri boynuna birini de göbeğime sardım.
"Napıyosun bu kadar insanın içinde!"
Gülmeye devam ederken umursamazca omuz silkti. "Artık temizim diyorum, hap yok ilaç yok uyuşturucu yok." Gülümseyerek ellerimle yüzünü kavradım. Allahım bu günleri de mi görecektim? Artık evde hap bulacağım korkusu olmayacaktı içimde. Biraz yüzü asılınca acaba canı onu mu istiyor diye düşünmeyecektim. Korkuyla gözlerinin içine bakmayacaktım. Artık tüm bunlar geçmişti. Geçmişte kalmıştı. Gözlerimin dolmasına izin verdim.
"Sen hep temizdin ki, " diye mırıldandım ve parmaklarımı göğsüne dokundurdum. "Senin yüreğin hep tertemizdi." Yanağını, kokusunu cigerlerime çeke çeke öptüm.
İkimizde büyük bir sevgiyle birbirimize bakarken insanların da bize baktığını fark ettim. Uyandığını hissederek dudaklarımı araladım.
"İnsanlar bize bakıyor," indirmesi için ısrar ettim. "İndir beni belin ağrıyacak" yüzümde hala o mutluluğun simgesi olan gülümseme vardı. Beni onaylayıp dikkatli bir şekilde indirdi. Beşinci ayda olduğum için artık göbeğim tamamen ortadaydı.
Elimi tuttu ve çıkışa yöneldik. "Gerçekten belim ağrımış," Bana inat sırıtırken ona dil çıkardım. Benimle hep böyle dalga geçiyordu işte. Oysa ki sadece sekiz kilo almıştım. Tamam birazcıcık fazla olabilirdi ama hamileyim ben dalga geçemezdi.
Bahar aylarında olduğumuz için çoğu zaman yürümeyi tercih ediyorduk. Bu bizi rahatlatıyordu. Beni kolunun altına aldığında sıkı sıkıya yaslandım ona. "Şuan kendimi o kadar özgür hissediyorum ki,"
Bakışlarımı ona çevirdim. Bir rahatlama vardı yüzünde. Onu öyle görünce ben de rahatlamıştım. "Uzun zamandır uyuşturucuya bağlıydım," gülümseyerek bana baktı. "Artık aileme bağlı olmak istiyorum." Elini daha sıkı tuttum.
Ailem...
Ailemiz...
Biz ve oğlumuz.
Bir hafta önce gittiğimiz kontrolde öğrenmiştik oğlumuzun olacağını. Bu ikimizi de mutlu etmişti. Azad ne kadar kızım olmasını istiyorum dese de oğlunun olacağını öğrenince gözlerinin içi bile gülmüştü.
"Şimdi sıra," tuttuğu elimi öptü. "Nikahta." Başımı salladım. Bir an önce bu işin bitmesini istiyordum bende. "Yalnız annem çok hevesli, küçük bi törenle halledelim,"
Onayladım. Bana sahip çıkan bu aileyi kırmak istemiyordum. Benim de oğlum olacaktı, ben de onun düğününü görmek isterdim elbette. O yüzden Filiz hanima hak veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...