31.Bölüm

39.9K 1.2K 168
                                    

Bazen kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki. Günler geçtikçe kendimde bazı ruhsal değişiklikler hissediyordum. Mesela çok duygusaldım. Bazı şeylere hemen ağlayabiliyordum. Biliyorum bazıları çok saçmaydı ama elimden bir şey gelmiyordu ki. Birden akıyordu göz yaşlarım.

Mesela tam da şuan ki gibi.

"Berçem saçmalamayı kes artık. Ne olmuş bu pantalon sana olmuyorsa? Bundan ağlanır mı?"

Evet. Yaklaşık yarım saattir buna haykıra haykıra ağlıyordum. Bedenim kilo almaya meyilli olduğu için pantalon bana olmuyordu işte.

"Bana ne en sevdiğim pantalonumdu o benim," diyerek iç çektim.

"Hey Yarabbim," sabır dilenircesine ellerini açtı Azad. Omuz silktim. Bana ne kilo almıştım işte. Şu ana kadar bunu dert etmediğimi hatırladım. Ama artık ediyordum işte. Bana ne!

"Gider yenisini alırız, oldu mu?"

Bir umutla bana bakan Azad'a kaşlarımı çattım. "Herşeyin yenisini mi alacaksın?" Elimin altındaki yastığı ona fırlattım. "Bebeğim dogunca yeni anne de almaya çalışırsın sen."

Fırlattığım yastığı havada yakalarken söylemiş oldugumu yeni kavramış olmalı ki dehşete kapılmış gibi bana baktı. "İyice delirdin. Bu da nerden çıktı şimdi?" 

"Tabi öyle olacak." Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Zaten ilk başlarda yatak arkadaşıydım. Şimdi de çocuğunun annesi. Hiç başka bir anlam taşımadım senin için dimi!"

Daha fazla ağlamaya başlamamla kendimi yatağa attım. Evet öyleydim,  ben onun hiç değer verdiği biri olamamıştım. Hep bir zorunluluk gibi gezdiriyordu beni yanında. Ne biliyordum onun hakkında?

"Böyle mi düşünüyorsun gerçekten?"

Az öncekine göre sesi daha sakindi. Ne cevap verdim ne de yüzüne baktım. Evet tam olarak böyle düşünüyordum. Ben onun için değersiz bir eşyadan farksızdım. Hiç bir zaman yatağına giren kadından fazlası olamamıştım. Kalbine hiç girememiştim.

Kapının kapanma sesini duyunca daha fazla ağlamaya devam ettim. Belki de bu hallerimden sıkılıyordu, belki de beni istemiyordu da sadece bebeği için katlanıyordu. Bilemiyorum. Bazen kafam çok karışıyordu.

Azad tekrar odaya geri döndüğünde ona bakmadım. Ağlamalarım iç çekmeye dönüşmüştü artık.  Yanıma doğru geldiğini hissettiğimde yastıktan başımı kaldırıp ona baktım. Elinde bir kasenin içinde dilimlenmiş portakal ve kivi vardı. Gülümseyerek kaseyi bana uzattı.

Gülümsemesine karşılık vererek yatakta kaydım. Ne ara gözyaşlarım durmuştu benim? Gerçekten dengesiz olmuştum. Kaseyi bana uzattığında yüzümde anlamlı bir gülümseme oluştu. Bak yine bebeğini düşünüyordu işte.  Kafamdan bu düşünceleri atmaya çalıştım. En azından onu düşünüyordu.

Göz yaşlarımı sildim ve kaseyi elinden alıp sıkıca sarıldım ona. Küçük bir kedi gibi oluyordum bazen kucağında. Kokusunu içime çektim. "Uzun bir süre ağlamak yasak," diye mırıldandı. Yüzünü ellerim arasına aldım ve yanağını koklayarak öptüm. Ne kadar bu konu da söz veremesem de başımı salladım.

-

Öğlene doğru uyanmış ve kendimi banyoya atmıştım. Azad ogleden sonra beni bir yere götüreceğini o gelinceye kadar hazırlamış olmamı istemişti. Nereye  götüreceğini söylememiş, sürpriz demişti.

Güzel bir duşun ardından saçlarımı kuruladım. Üzerime rahat bir şeyler geçirdim ve Azad gelinceye kadar birseyler atıştırmak için mutfağa ilerledim.

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin