16.Bölüm

53.9K 1.4K 246
                                    

"Şimdi daha iyi anlıyorum neden garip tepkiler verdiğini," gözlerim kapalı hala baygın numarası yapıyordum. Onun saçlarımı okşayarak benimle konuşmaya çalışması hoşuma gitmişti. Duygularını açığa vuruyordu şuan ve bu benim için çok önemliydi.

"Yıllar önce çok mu sevmiştin o adamı? Acaba hala seviyor musun? Bana o yüzden mi defol git dedin," saçlarımda ki parmaklari durdu ve Sıkıntıyla iç çektiğini hissettim. "Gitmeyeceğim, her ne olursa olsun seni bırakmayacağım," yeniden saçlarımı okşamaya devam etti.

Bu cumleler beni çok etkiliyordu. Her ne olursa olsun yanımda olmasi, ağlarken beni avutması o kadar rahatlatıyordu ki beni..Neden yanımda olmayı seçiyordu? Neden beni hayatında böyle bir yere koyuyordu? Kimdim ben onun için?

Sinan neredeydi? En son birbirlerine yumruk atıyorlardı. Gitmiş miydi? Acaba ben umurunda olmuş muydum? Olsam ne olurdu ki sanki? O benim hiç birşeyim olamazdı. Geçmişte yaptığım o hatanın bedelini çoktan ödemiştim ben.

Yavaşça gözlerini araladım. Bunu fark etmiş olacak ki dikkatle bana baktı. Şuan dizinin üzerinde uzandığımı yeni fark ediyordum. "İyi misin?" Başımı salladım. Fena halde açtım. Dünden beri doğru düzgün bir şey yemediğimi hatırlayınca bayılmamı gayet normal karşıladım.

"Acıktım," diye mırıldandığımda güldü. "Bir saattir baygınsın, ilk cümlen bu mu cidden," gülümsemeye çalıştım. Ne yapayım ama acıkmıştım!

Dizinden doğruldum. Ona tabi ki Sinan'ı sormayacaktım. Zaten pek de ilgi alanım değildi. "Sana yemek yapayım mı?" Diye sorduğunda başımı salladım. Ama evde yapacak birşeyler yoktu ki.

"Hazırlan hadi bana gidelim," Neden ona gidiyorduk? Anlamış mıydı benim mutfağımda birsey olmadığını? "Kendi mutfağımda daha rahat yemek hazırlarım," Başımı salladım ve üzerimi değiştirmek için odaya ilerledim.

-

Yemek yaparken o kadar dikkatliydi ki. Bu beni şaşırtmıştı. Pür dikkat işiyle ilgileniyor, bende masaya oturmuş onu izliyordum. İnce ince doğradığı domatesleri tavaya atıp ocağın altını açtı. Bazen bana bakıp gülümsüyordu.

Hangisi onun kişiliğiydi? Ağladığımda beni sarıp sarmalayan merhametli adam mı? Şuan bana yemek hazırlayan sempatik çocuk mu? Yoksa beni yerden yere vuran vücudumda yara açan yabani mi? Onu çözemiyordum. Kimdi o? Gerçek Azad hangisiydi?

"Sosa acı ister misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Acıyı sevemezdim, her türlüsünü. Ayağa kalktım ve onu daha yakından incelemeye başladım. Onun yemek yapması, hele benim için yapması mutlu ediyordu. Uzun zaman olmuştu birinin benim için bir şeyler yapması.

Tavukları soslayıp fırına gönderdikten sonra ellerini yıkadı. Onu izlemekten kendimi alıkoyamıyordum. "Niye öyle dikkatli bakıyorsun? Beni mi yiyeceksin?" Güldüm, aç olduğum o kadar da mı belli oluyordu ya?

Omuz silktim. O çoktan benim yanıma gelmişti bile. "Ben acıktım," diye mırıldandı. Ellerini belimden kalçama indirdi, "ama başka türlü acıktım," kıkırdadım. Özlemiş miydi beni? Kollarımı boynuna doladım ve dudaklarını örttüm. Bende özlemiştim.

Elleri yavaş hareketlerle vücüdumda dolaşırken kokusunu içime çektim. Gerçekten onu özlemiştim. Ne ara ona alıştığımın farkında değildim. Ama ona ne kadar sinirlensemde kısa süre sonra bunu unutuyordum. Elimde olan bir şey değildi. Ona karşı asla kin tutamıyordum.

"Afiyet olsun,"

Telaşla ondan ayrıldım. Ürkek bakışlarımı kapıya yaslanmış keyifle bizi izleyen Batıya çevirdim. Yakalanmıştık. Yüzünde hınzır bir ifade vardı. Kazağımı düzelttim ve Azadın belimdeki ellerinden kurtuldum. Yeterince rezil olmuştuk zaten.

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin