Şaşkın bakışlarım elindeki silaha takılı kalmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu? Amacı gerçekten kardeşini vurmak mıydı?
"Ulan sen kimsin de ona küfür edersin!"
Azad elindeki silaha aldırmadan yeniden üzerine çullanınca koşar adım onu ayırmaya çalıştım. "Azad zarar verecek!" Onu çekiştirmeye çalışırken ona birsey olacak diye deli gibi korkuyordum.
"Azad çekil lütfen!"
Azad elindeki silahı almaya çalışırken hala onu kurtarmak için uğraşıyordum. Ona birsey olmasına izin veremezdim.
"Ne bu gürültü?!"
Tandığım sesin kulaklarıma dolmasıyla tüylerim diken diken oldu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde umursayıp bana bakmadı bile. Babamin sesini duyan Beşir kendini zorla da olsa Azad dan ayırmıştı.
"Elif nerede? "
Etrafıma bakındım. Elif neredeydi gerçekten? Nereye gitmişti? Azad ayağa kalktı ve yanıma geldiğinde yüzündeki yaraları fark etmem uzun sürmemişti.
"Şimdi buralardaydı," diyerek üzerini düzeltmeye çalıştı Beşir.
"Sana Elifi al gel dedim. Tanımadığın insanlarla ne diye kavga ediyorsun?"
"Ama dede-"
"Kes," diyerek susturdu onu babam.
"Elif sizinle gelmeyecek," diye mırıldandım. Karşımda olmasi beni tedirgin ediyordu. Gerçi hiç yanımda olmamıştı ki onu hep karşımda görmüştüm ben.
"Sana sormadım. Torunumu almaya geldim. Senin gibilerle işim yok. "
Senin gibilerle.
"Git içeriye bak."
Beşir hemen kafasını sallayarak odaları kontrol etmeye başladı. Nereye gitmişti olabilirdi? Şuan burada olmaması beni tedirgin ediyordu. Ya başına bir iş gelirse o zaman ne yapacaktım. Ablamın emanetiydi o bana.
"Burada yok."
Arkasını döndü babam ve çıkışa ilerledi. "Yürü gidiyoruz. Elbet bulacağız onu."
Kapıyı çarparak evden ayrıldıklarında bakışlarımı Azad'a çevirdim. Yüzü gözü kan içindeydi. "Çok acıyor mu?" Yüzünde gezdirdiğim elimi kavradı ve öptü. "İyiyim ben."
Onu odaya götürdüm ve kan olmuş tişörtünü üzerinden çıkardım. "Şimdi yaralarını temizleyecegim," diyerek odadan çıktım.
Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorlardı? Gencecik bir kızın hayatını karartmaya ne hakları vardı? Bu işin peşini bırakmayacaklarını biliyordum. Onu burdan götürmek için elinden geleni yapacaklardı.
Ben ilk yardım çantasını ararken içeriye Batı ve Elif girdi. Ağladığı her halinden belliydi. Hemen koşarak ona sarıldım. "Nereye gittin sen?"
"Saklandık," diye mırıldandı boğuk bir sesle. Saçlarını okşamaya devam ediyordum. Korkmuştu.
"Ben gidiyorum bu kadar aksiyon yeter," diyerek kapıdan çıkıp gitti Batı. Teşekkür etmeme bile izin vermemişti. Onu saklamasa belki de şuan burada olmayacaktı.
"Azad abim nasıl? "
Basımı salladım. "İyi sayılır. Ben onun yarasına bakayım." Diyerek odaya ilerledim. Herşey koca bir kargaşaya dönüşmüştü.
İçeriye girdiğimde Azad sırt üstü uzanmış tavanı seyrediyordu. Yanına ilerledim ve yatağa oturdum. "Yaralarına bakayım," diye mırıldandığımda yataktan doğruldu ve yaralarını sarmama izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...