Bazı duygulara isim koyamayız. Tarifi yoktur o an yaşadığının. Böyle okyanusta derin dalgalara çekilir gibi olursun da korkarsın, elini uzatmaya çalışırsın kurtarmaya gücün yetmez.
Şuan içinde bulunduğum durum tam anlamıyla buydu. Azad'a elimi uzatmaya çalışsam da düşünceleri onu öylesine esir almıştı ki uzattığım eli görmüyordu bile. Onu güçsüz görmeye alışık değildim.
Elimi elinin üzerine koydum. Yanında olduğumu bilmesini istiyordum. Dönüp bana bakmadı. Yaklaşık yarım saattir acil kapısının önünde bekliyorduk. Tedirgindi, farkındaydım. Onu teselli etmek istiyordum, annen iyi olacak demek istiyordum. Ama ağzımdan tek bir kelime dahi çıkmıyordu. İnsanlar teselli etmek konusunda o kadar başarısızdım ki. Bu huyumdan nefret ettim.
"Azad noldu lan?!"
Koşar adım bize yaklaşan Batıyı gördüm. Yanımıza gelince Azad ayağa kalktı ve sıkıca sarıldılar. Nerden öğrenmişti ki? Sahi Fırat neredeydi? Onun da annesi değil miydi içeride yaşam savaşı veren?
"Ne biliyim oğlum kalp krizi geçirmiş, bana da komşular haber verdi."
Batı başını salladı. En az Azad kadar telaş vardı gözlerinde. "Merak etme, halam güçlü kadındır." Halası mı? Kuzen olduklarını şimdi öğreniyordum. Gerçi ne biliyordum ki onun hakkında? Koca bir hiç.
Karşı tarafta bekleyen kadına kaydı gözlerim. Sarışın, kendinden emin ve oldukça zengin bir tipti. Onu sadece bir kere Azadın beni götürdüğü davette görmüştüm,ablasi oldugunu söylemişti. Kendini beğenmiş tavırları adeta gözlerinden okunuyordu.
Doktor kapıdan çıkınca Azad ayağa fırladı. Arkasından onu ablası ve Batı takip etti, aynı zamanda ben. "Nasıl doktor?"Diye sorduğunda doktor güven verircesine tebessüm etti. "Simdilik iyi ama yine de dikkatli olmak lazım."
Doktor yanımızdan ayrılınca Azad ablasını fırsat vermeyerek içeriye girdi. Kadın öfkeyle arkasından bakakalmıştı. Bakışları beni buldu. Aşağılayıcıydı. "Niye peşinde koşup duruyorsun onun?" Cevap vermedim, dik dik kadına bakmaya devam ettim. "Farkındayım parası için berabersin ama akıllıca bir yöntem değil bebeğim," tehlikeli olmaya çalışarak güldü "Çünkü onda bu kafa varken asla beş kuruş koparamaz kimseden."
Para? Cidden hersey bu dört harften oluşan kelime mıydı? Hiç mi önemi yoktu sevginin, değerin? Karşımdaki kadını süzdüm. Bakışlarından bile kibir fışkırıyordu. Cevap vermediğimi görünce devam etti. "Kendine başka zenginler bul ve annem seni gormeden ortadan kaybol,"
Bu söz yaraladı beni. Sanki zengin avcısı bir kadın gibiydim suan gözünde. Ama inat etmiştim Azad'ı yalnız bırakmayacaktım. Azad odadan çıkınca kadını umursamayarak yanına ilerledim.
"Annen nasıl? " Başını salladı. "İyi çok şükür ama korkuttu beni." Beni kolunun altına aldı. "Gel dışarıya çıkalım," çıkışa doğru ilerledik.
Sessizlik vardı üzerimizde. Canı sıkılmıştı. Kolay değildi elbet. Bende annemin hasta olduğunu duyunca üzülmemiş miydim? Sahi annem ne yapıyordu acaba? İyi miydi? Bazen derin bir özlem çöküyordu üzerime. Hak etmemiştim bu olanları.
"Baban nerde? "
Bu soruyu çok fazla merak ediyordum. Sonuçta annesi hastaneye kaldırılmıştı ama babası ortada yoktu. Fırat da yoktu. Neredeydiler? Sıkıntılı bir nefes verdi. "Annemle babam yıllardır ayrı. "
Şimdi taşlar yerine oturuyordu. Bu yüzden hepsi birbirinden bağımsızdı. Fırata olan öfkesi neydi bilmiyorum ama beraber büyümediklerini anlayabiliyordum. Azad ondan çok farklı bir yapıya sahipti zaten. Zıt karakterlerdi. Azad ne kadar kendinden emin olsa da egosu yoktu. Fırat tam onun tersine ablası gibi kibir içinde yüzüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...