Şaşkın ifadelerle ona bakıyordum. Gelmişti. Hem de en çok ihtiyacım olduğu zamanda. Biraz bayık gözlerle Sinana bakıyordu. Sarhoş muydu acaba? Yavaş adımlarla ona doğru ilerledim. Sinan dan kurtulmak istiyordum artık. Azad'ın yanında durup bakışlarımı Sinan'a çevirdim.
"Gördüğün gibi kimsenin kimseyi yarı yolda bıraktığı yok. Sen kendi yalanına inanmak istiyorsun." Vazgeçmesini sağlamak amacıyla Azadın koluna girdim. "Git ve bir daha karşıma çıkma. Ben onunla mutluyum."
Sinan bir süre öylece bana battıktan sonra kapıyı çarpıp gidince kolumu Azad dan çektim. Kaç gündür gelmeyen adam niye gelmişti ki şimdi? Rahat bir nefes alarak koltuğa oturdum. Sinan beni korkutmuştu.
O konuşmayıp öylece beni izlemeye devam ederken ben konuştum.
"Niye geldin?"
Karşımda hala dikildigini yeni fark etmiş gibi silkelendi ve yanıma oturdu. Bakışlarımı ona çevirdim. Sakalları uzamıştı. Yorgun gibi bir halı vardı. Gerçi o hep yorgundu.
"Söylediğime bozulmuşsun."
Demek Batı herseyi söylemişti. Aslında bu ondan beklediğim bir hareket değildi. Omuz silktim. Ne diyebilirdim ki? Hakkım yoktu bir şey söylemeye. Bile isteye girmiştim bu yola.
Bakışlarımı ondan çektim. Daha fazla kendimi rezil etmemeliydim. "Görüşmeyelim artık, " diye mırıldandım. Bir yanım bu karara katiyen karşıydı. Ama mantıklı tarafımı dinlemeliydim. Çatık kaşlarına bakarak devam ettim.
"Benden istediğin bedenimdi. Defalarca aldın zaten, şimdi de başkalarını yatak arkadaşı seçebilirsin,"
Gayet sakindim. Sesim de ifadesizdi. Bakışlarını yere çevirdi. Ne yapacağını düşünmeye çalışır gibiydi. Ona çok yakındım ama bir yandan da çok uzak. Dokunmak istiyordum ama ateş olduğunun da farkındaydım. Kendimi geri çektim.
Ayağa kalktım. Ama kıpırdayamadım. Onun yanından gitmek istemiyordum. Kokusu.. Beni mest ediyordu. O ne düşünüyordu acaba?
"Söylediğimde yanlış bir şey yoktu." Afallamış bakışlarımı ona çevirdim. "Aramızda ne var ki bizim? Sadece ne olduğunu bilmediğim bir şey var sende. Sana dokunurken iyi hissediyorum. Bana aitmişsin gibi.."
Karşıma geçti.
"Seninle aynı yatağa yatınca çok rahat uyyabiliyorum." Elini yüzüme getirdi. Bana yaklaşmasını engellemeye çalıştım. Bütün kelimeler ağzımda kaybolmuştu. Ona söylemek için hazırladığım onca konuşma yok olup gitmişti. Şimdi sarılsa ona karşı koyamayacakmışım gibi hissediyordum.
"Azad," sesimi zorlukla buldum. "Senin yanında iyi hissediyorum ama.." devamını getiremedim. Ama? Aması neydi? Niye iki kelimeyi bir araya getiremiyordum? Yutkundum.
"Bana yatak arkadaşı diyerek gururumu hiçe seremezsin. Senin paran için peşinde koşan kötü kadın tabirinde bulunamazsın bana."
Yavaşça yüzüne yaklaştırdım yüzümü.
"Sen istediğin sürece degil ben istediğim sürece yürür bu iş. " gözlerine diktim bakışlarımı. "Ben istediğim sürece dokunabilirsin bana. Ama asla fahişe gibi davranmazsın."
Uzaklaşmaya çalıştığımda izin vermedi ve kollarını belime doladı. Kokusu beni işgal ettiğinde yine de hırçın yanım vazgeçmeyip ondan uzaklaşmaya çalıştı.
"Aynı zamanda nasıl hem kedi gibi savunmasız hem de aslan gibi yırtıcı olabiliyorsun?"
Elleri belime tekrar inerken ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi. "Ben hep aslan gibiyim," dediğimde güldü. Ne güzel gülüyordu öyle. Farkettim ki ben kendimi çoktan kaptırmıştım bu denize...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...