Ah uyku! Ne güzeldi değil mi? Hayatta bundan daha güzel bir şey var mıydı sahi? Vardı galiba. Yanımda uzanan şu adam.. Evet uykudan daha güzeldi. Yine o biçimli dudakları aralık bir şekilde uyuyordu.
O yanımda olduğu sürece kendimi hep daha güvende hissediyordum. Yanimda olmasi, elimi tutması, gözlerime bakması. Kokusu, bakışı o kadar güzel ilerliyordu ki hersey.
Yavaşça ayağa kalktım. Bugün onunla yerine ben kahvaltı hazırlayabilirdim. Eskisi gibi tam takır degildi buzdolabı. Hatta öncesinden daha iyi besleniyorum bile diyebiliriz. Bu biraz da benim ihmal etmemden kaynaklanıyormuş onu fark ettim. Çünkü aldığım hazır yiyecekler de hemen hemen bunlarla aynı fiyat.
Kahvaltıyı hazırladım ve Azadın uyandırmak için odaya ilerliyordum ki kapı çaldı. Batı'nın gelmiş olabileceğini düşünerek kapıya ilerledim. Bazen kahvaltı yapmak için bana geliyordu.
Maya ve Batı gelmişti. Gülümseyerek onları içeriye davet ettim. Kahvaltı için gelmişlerdi muhtemelen. "Bizim ayı kış uykusundan uyanamadı mi daha?" Umursamazca kaşlarımı kaldırdım. Bana aldırmadan odaya ilerledi. Büyük bir ihtimal yine Azadı çıldırtacaktı.
Maya masaya oturdu. "Ne güzel bir kahvaltı bu böyle," Eline aldığı salatalığı ağzına attı. Pek birsey de hazirlamamıştım aslında. "Afiyet olsun," diye mırıldandım. Karşısına oturduğumda odadan bir bağırış sesi duyuldu. Batı Azadı uyandırmıştı galiba.
"Ulan it yatakta ne işin var!"
Batı koşarak mutfağa girdiğinde yüz ifadesini kahkaha atmamıza neden oldu. O kadar telaşlı bir hali vardı ki başında gezinen parmaklardan dayak yediğini anlamıştık.
"Hem küfür ediyor hem dövüyor, alt tarafı yanağından öpüp uyandırayım dedim,"
Gülmekten kendimi bir türlü alamıyordum. Azad sinirli bir şekilde masaya oturdu. Hepimiz de gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.
"Sana da günaydın Azad,"
Mayanın sesine karşılık Azad huysuz bir çocuk gibi başını salladı. Onun kızgın olmasından dolayı etrafa negatif bir enerji yüklenmişti. Biraz sessizlik oluştuğunda sessizliği Maya bozdu.
"Ya ben aslında size birsey söyleyeceğim. O yüzden geldim,"
Hepimiz dikkatli bakışlarımızı ona çevirdik. "Bizim bir çiftlik evi var. Kış ayında çok güzel oluyor. Hep beraber yarın oraya gidelim mi?"-
Ertesi gün valizlerimizi hazırladık. Ama hala eksik birseyler var gibi hissediyordum. Birseyi unutmuştum ama neydi? Kafam karışmış bir şekilde valize bakarken arkamdan Azad ellerini belime sardı.
"Ne oldu?"
Çenesini omzuma yasladığında içim titredi. Omuz silktim. "Birseyi unutmuş gibi hissediyorum."boşver" Beni daha çok kendine çekti "hatırladığın zaman alırız," Kararsızlıkla boynumu büktüm. Zaten hatırlayamıyordum ki.
"Ne koydun bunun içine bu kadar?"
Kıkırdayarak önümde valizi taşıyan Azadı takip ediyordum. Aslında çok değildi niye bu kadar abartıyordu anlamıyordum. Yine de onu böyle görmek bana komik gelmişti.
Yol boyunca yine sessizlik vardı arabada. Genel birsey haline gelmişti artık aramızda. Arabaya binince sessizleşiyorduk. O tüm dikkatini araba kullanmaya veriyor bende etrafı izleyerek yolculuk yapmayı çok seviyordum.
Çiftlik Evi şehir dışında bir yerdeydi. Arabadan yavaşça indim. Havada ağır olmasa da esinti vardı. Azad kendi hazırladığı küçük çantayı resmen kucağıma fırlattığında kötü bakışlarımı ona gönderdim. İnsan gibi verse ne olacaktı yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...