30.Bölüm

40.6K 1.3K 92
                                    

Yavaş hareketlerle üzerimi giyindim. Aynada vücuduma göz gezdirdim. Istemsizce karnıma gitti ellerim. Artık onu daha fazla hissetmeye başlamıştım. Acaba o da beni hissediyor muydu? Hissediyordu elbette. Annesiydim ben onun.

Anne? Ne de çabuk kabullenmiştim bu kelimeyi. Anne olmak düşüncesi önceden aklımın ucundan geçmezken şimdi nasıl da heycanlıydım. Minik bir bebek dünyaya getirecektim. Bu olağan üstüydü. En çok doğunca kime benzeyecek onu merak ediyordum şu sıralar. Bana mı yoksa babasına mı?

"Hadi seni bırakayım ben de hastaneye geçeceğim." Kapıdan kafasını uzanmış bana gülümseyerek bakan Azada başımı salladım ve onu takip ettim. Tedaviye başlamıştı ve bu beni çok mutlu ediyordu. Yavaşça arabaya bindim sonra da emniyet kemerimi taktım.

"Sabah alarm olmasa uyuyup kalacaktım," diye soylendim. Bu aralar uykum çok ağırdı.

Güldü. "Gece o kadar sırnaşırsan sabah uyanamazsın tabi," göz devirdim. Her şeyi neden yanlış anlardı ki? "Hamileyim ben en ufak şeyde yorgun düşüyorum," Kolunu çimdirdim "Beni boş yere yorma."

"Boş yere mi?" Kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Gece üzerime atlayan sensin hatırlatayım," Omuz silktim. "Bana ne sende karşılık vermeseydin. Zaten ne yapsam kabahat,"

Arabayı durdurmasıyla geldiğimizi anladım. Bakışlarımı ona çevirdim ve dudaklarına minik bir öpücük kondurup kapıyı açtım. "Dikkat et," diye mırıldandı arkamdan. "Sende, haber ver hastaneden çıkınca."

Yaklaşık üç hafta olmuştu tedaviye başlayalı ve artık daha iyi hissediyordu kendini. Bunu görebiliyordum. Bana daha şefkatli davranıyor, hatta kendini baba olmaya hazırlıyor gibiydi.

Kafeteryadan çay aldım ve sınıfa ilerledim. Artık bulantılarım ilk günlere göre azalmıştı. İstediğim şeyi yiyebiliyordum. Hatta doktor bir ay sonra cinsiyetini ogrenebilecegimizi söylemişti. Heycanla bekliyorduk.

Eskisi kadar derse odakalanamaz olmuştum. Kafamda hep başka şeyler geziniyordu. Eskiden olsa harıl harıl ders çalışır, dikkatle hocayı dinlerdim. Ama bazı şeyler değişmişti işte. Bir süre böyle gidecekti galiba. Ama düzene koyacağıma kendime söz verdim.

Dersten çıkınca rutin haline getirdiğim yürüyüşü yaptıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Azad hastane de bugun işinin uzun süreceğine dair bir mesaj atmıştı. O gelene kadar uyuma fikri kafama yatmıştı.

Eve gelip üzerimi çıkardım ve banyoya ilerledim. Sıcak bir duşun ardından kendimi yatağa atmayı planlarken kapı çaldı. Oflayarak kapıya baktım.

"Naber yeğenimin anası," Batıya kötü bakışlarımı gonderdim. Tam da zamanını buluyordu yani. İçeriye girince elindeki poşeti bana verdi. "Sana elma aldım. Yani param buna yetti güzelim." Gülümsedim. "Sağol,"

Kendini koltuğa attı. "Çok açım ben," diye sızlandığında güldüm. "Zıkkım sote var yer misiniz?" Başını olumsuz anlamda salladı. "Sote sevmiyorum bebeğim. Hem daha kahvaltı bile yapmadım. "Koltuktan kalktı "Şimdi git uyu sana misler gibi bir kahvaltı hazırlayacağım."

Kolumdan tutup beni kaldırdı ve odama gönderdi. Uyumak en sevdiğim şeydi ve bende kendimi yatağa attım. Mutfağı batıracağına adım kadar emindim ama umursamadım. Nasıl olsa kendi temizleyecekti.

-

"Berçem,"

Azadın dudakları boynumdan göğsüme doğru yol alırken gözlerimi araladım. "Hmm," mırıldanmama karşılık kafasını kaldırdı ve güldü. "Demek uyandın," Başımı salladım. "Bende tam," dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Seni uyandirmaya çalışıyordum."

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin