Beni kucağında odasına getirdiğinde hala dudaklarımı ondan ayıramıyordum. Sanki bütün nefesim o dudaklardaydı. Üzerimdeki tişörtten yavaşça kurtuldu. Kokusunu cigerlerimin en derinine kadar çektim. Şuan ki tutkuyu 23 yıllık hayatımda ilk kez hissettiğime yemin edebilirdim.
İç çamaşırlarımla kalınca benden biraz uzaklaştı. Arsızca beni süzdüğünde şaşkın bakışlarım yüzündeydi. "Manken misin kızım sen," güldüğünde ne diyeceğimi bilemedim. Edepsiz yanım bir anda kaybolmuştu.
Parmaklarıyla kendini gösterdi ve beni kendine çekti. "Şimdi sıra sende,"diye kulağıma fısıldadığında anlamadığımı belli edercesine ona baktım. "Soy beni," dudaklarımı iştahla yeniden örttü.
Dudakları dudaklarıma değdikçe içimde bir yerler köz gibi yanıyordu. Açlıkla dudaklarını dişlerimin arasına aldım. O boğuk bir şekilde inlerken ellerim tişörtüne kaydı. Yavaşça üzerinden çıkardığında parmaklarım vücudunda gezindi.
İlk kez ona bu kadar dikkatli bakıyordum. Göğsünün üzerindeki anlam veremedigim dövmeye gitti parmaklarım. Değişikti, dovmenin uzerine kucuk bir opucuk kondurdugumda acı çeker gibi bir inleme döküldü dudaklarından, gözlerini de sımsıkı kapatmıştı.
"Yakıyorsun," Sanki uzun bir süre koşmuş gibi nefes nefeseydi.
Beni bir anda bedenine yapıştırdığında başını saçlarıma gömdü. Derin derin kokluyor, elleri arsızca sutyen kopçamla oynuyordu. Parmaklarım sırtında daireler çizerken aklıma gelen şeytani düşünceyle boynuna sert bir ısırık bıraktım.
Acıyla karışık inleyip ellerini kalçalarıma indirdi. Karanlık bakışları beni bulduğunda sinsice sırıttım ve alt dudağını ağzımın içine aldım.
İçimdeki bu edepsiz yanımı yıllarca nasıl dışarıya vurmadığıma şaşırıyordum. Yaptığım her hareket beni adeta bozguna uğratıyordu. Cidden ben nasıl bu hale gelmiştim?
Sırtım soğuk yatakla buluşunca beni altına almasına izin verdim. Sutyenimi nazik parmaklarıyla benden kurtardığında hala bakışlarım dolgun dudaklarındaydı. Bugün o dudaklara olan açlığım bir an olsun dinmiyordu.
Dudakları yavaşça çenemden boynuma doğru yol aldığında nefes nefese olduğumu fark ettim. İçimdeki bir ses onu daha fazla istediğini haykırıyordu. Göğüs oluğuma değen sıcak dudaklarla irkildim. Ellerimi yumuşak saçlarına daldırdığımda kendimi ona bastırmaya çalışıyordum.
Karanlık bakışları tekrar beni buldu. Yarı baygın halde ona bakıyordum. Aldığım zevk beni neredeyse bayıltacaktı. Devam etmesi için izin ister gibiydi. Sıcak nefesimi dudaklarına yaklaştırdım. Gözümün hiç birşey görmediğini belli edercesine hatta daha fazlasını istercesine ona baktım. Bunu fark eder etmez elleri kalçalarımı kavrayıp beni kendine çekti.
-
Sabah uyandığımda Azad beni sımsıkı sarmalamıştı. Bir eli bacağımı sımsıkı kavramış diğer eli belimdeydi. Başımı yavaşça kaldırdım. Uyuyor muydu? Saçları dağılmıştı, dolgun dudakları düz bir çizgi halindeydi.
Dün gece yaşananlar çok garipti. Nasıl o kadar kendimi kaybetmiştim? Nasıl birini o denli istemiştim? Bacağımdaki eli kalçama çıkıp parmaklarıyla sıkıştırdığında uyanık olduğunu fark ettim. Rahatsız bir şekilde kıpırdandım.
Beni kendine çekti ve başım çıplak göğsüne yaslandı. "Uyandın demek," saçımı küçük bir öpücük kondurup kalktı. Üzerimdeki çarşafa tutundum. Gerçekten nasıl olabiliyordu da ondan utanmıyodum?
"Hadi kalk duş aldıktan sonra kahvaltı yapalım," Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Beraber mi duş alacaktık? Hala bana bakıp bir cevap beklediğini görünce dudaklarımı oynattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...