Bugün hava gerçekten çok güzeldi. Güneş bütün ışıltısıyla göz kırpıyor, gökyüzü gülümseyerek bizi selamlıyordu. Etrafta birsürü insan bu günü degerlendirmek istiyor gibi eğlenmeye çalışıyorlardı.
Arkamdan birinin elbisemin eteğini çekiştirmesiyle şaşkın bakışlarımı o yöne çevirdim. Azad kaşlarını çatarak bana baktı. "Niye bu kadar dar bu?" Gözlerimi devirdim. Bazen gerçekten kocaman bir abartı makinasına dönüşüyordu.
"Ne saçmalıyorsun," hala arkamda etegimi çekiştirince ondan uzaklaştım. "Deli misin be adam? Bırak etegimi," yanıma geldi ve ellerimi ellerine kenetledi. "Kalçaların bariz ortada farkında mısın?"
Hala kaşlarını çatmış bana bakarken afalladım. "Sen benim orama burama mı bakıyorsun? " Omuz silkti, "bakıyorum ne var bunda, karım değil misin?" Kolunu çimdirdim. "Beni delirteceksin gerçekten."
"Ben delirdim, " elimi dudaklarına götürüp bir öpücük kondurdu. "Sende delir çok mu?" Gözlerimi kırptı.
Bu adamla asla laf yarışına girilmezdi cidden. Oflayarak yürümeye başladım. Bugün ailecek piknik yapacaktık. Güzel havayı degerlendirmek çok mantıklı gelmişti.
Azad mangal yakmakla uğraşan Burak'ın yanına ilerleyince bende salata yapmakla ugrasan Mayanın yanına ilerledim.
"Niye didişiyordunuz yine orda?"
Banka oturdum oflayarak. "Etegim niye darmış da, her yerim belli oluyormuş." Maya bu halime güldü. Bense sinirden kuduruyordum. Ne giysem hep bir bahane buluyordu. Kisa elbise giysem bacaklarim meydanda uzun giysem kalçam belli oluyor, tayt zaten giyemezmişim kilo aldım. Beni bunaltiyordu resmen.
"Elbisenin suçu yok kilo aldığım için öyle deseydin ya,"
Kaşlarım otomatikman çatıldığında yanlış bir şey söylemiş gibi dudaklarını elleriyle kapattı. Kilo aldığımı her seferinde yüzüme vurmak zorundalar miydi?
"Ben yani öyle demek istemedim,"
Omuz silktim umursamamaya çalışarak. "Alıştım artık, " Maya elindeki işini bıraktı ve bana sarıldı. "Öyle demek istemediğimi biliyorsun tatlım," Onayladım onu. "Neyse hadi ver bana da birseyler yapayım."
-
Etler piştiginde Batı omzuna Yaren'i almış koşarak bize geliyordu. Ne kadar da tatlılardı öyle. Gülümseyerek onları izledim.
"Hani yardım edecektin lan mangal yakmaya," diye söylendi Burak.
"Bana ne oğlum," etlerden birini ağzına attıktan sonra Yareni omzumdan indirdi ve eline bir tane et uzattı. "Çocuğuna bakıcılık yaptık daha ne istiyorsun?"
Yaren kıkırdayarak yanıma geldi ve ellerini göbeğime doladı. "Kuzenim nasılsın?" Bu söylediğine gulumsedim ve onu kollarım arasına aldım. Bir süredir oglumla iletisime geçmeye çalışıyordu. "Beyçem o ne zaman gelicek? Ben oyuncakları aldım bekliyorum."
"Biraz daha zamanı var tatlım," diyerek gülümsedi Maya. "Demek oyuncaklar aldın?" Diyerek gulumsedim. Başını salladı ve bakışlarını göbeğime çevirip parmaklarını gezdirdi. "Çabuk ol bak, yoksa başkalarıyla oynayacağım."
"Gel bakalım buraya," diyerek yanına çağırdı Burak onu. Paytak adımlarla babasının yanına ilerledi. "Kuzen gelinceye kadar biraz daha büyümen lazım. Hadi bakalım birseyler yiyelim."
Azad yanıma oturduğunda onları keyifle izlediğini gördüm. İki ay sonra bizim de oğlumuz kucağımızda olacaktı. Sabırsızdık. Bir an önce iki ay geçsin ve oğlumuz yanımızda olsun istiyorduk. Bir yandan da telaşlıydım, doğum sırası beni korkuutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...