- AZAD -
Hiç bir zaman aile huzuru tatmış, ailesiyle güzel anılar biriktirerek büyüyen biri olmamıştım. Küçük yaşta annemin evden ayrılması, daha sonra babamın başka bir kadınla evlenip anneniz artık o demesi..
Bunların hepsi bende birer travma yaratmıştı. Aile de en çok ben etkilenmiştim.
Yaşım ilerleyip çocukluktan çıkmaya başladıgımda elimi tutan sadece annemdi. Annemi seçtiğim için babam hep düşman olmuştu bana. Diğer iki çocuğundan çok farklıydım.
Annem de bir yere kadar tutmuştu elimi. Daha sonra kimsesiz kaldığımı düşünerek hiç tereddüt etmeden uyuşturucunun uzattığı renkli sandığım, aslında karanlıktan ibaret olan bir hayata çekilmiştim.
Ama hayatıma bir güneş gibi doğan o kişiden sonra hepsine tövbe ettim.
Berçem.
Onu ilk gördüğümde cafenin birinde garsonluk yapıyordu. Hayattan bezmiş tavırları, kimseyi umursamaz hareketleri ve sadece işiyle ilgilenmesi. Bunlar bana kendimi hatırlatmıştı. Rastgele göz göze gelince fark etmiştim, onun da en az benim kadar yaralı olduğunu. O an onun da benim gibi kendi içinde kaybolmuş olduğunu anlamıştım.
Sonra peşine düştüm.
Aylarca takıp ettim onu. Hiç bir kadına yaklaşmamıştım şu ana kadar. Ona nasıl yaklaşabilirdim? Ben bu islerden ne anlardım?
Bir gün tam kapana sıkıştığımı sandığım bir anda kapıdan içeriye girdi, Berçem.
Güzel, kahve gözlerini sinirle yüzümde gezdirdi. O an içimden kızgın da olsa hep bana bakar mı bu kadın, diye düşündüm.
Açılmaya korktuğum bir denizdi o.
Madde alıp havalara uçtuğum günler onun yanına gitmeye başladım. Yani bu çok istediğim bir şey değildi, çünkü kendime asla hakim olmadığım şeyler yapıyordum ve ona zarar vermekten deli gibi korkuyordum. Ama yine de düşüncelerime tezatlık olarak ayaklarım daima beni ona götürüyordu. Ayıkken karşısına çıkamazdım zaten. Ondan benim gibi bir adamı sevmesini isteyemezdim.
Ben ne kadar bataklıksam, o bir güldü. Farklıydık. Masum bir kadına gel benim ol diyemezdim.
Ama işler değişti. Ona yaklaştım, ben nasıl ona kendimi adayabilirim derken bir gece o kendi rızasıyla benim oldu. Benim ona bağlılığım, onun bana olan bağlılığından hep fazlaydı. Ondan önce birini asla bu denli istememiştim.
Kişiliği ve bana olan davranışları hayatıma renk katıyor, içimi sıcacık yapıyordu. Ansızın çıkıp gelen eski sevgilisi onu benden alır diye korkudan uyuyamadığım geceleri biliyorum. Neyseki onu Berçem den uzaklaştırmayı başarmıştım.
Evet, Berçem inatçıydı. Evet, sevdiğini belli edemiyordu. Çünkü en az o da benim kadar sevmekten korkuyordu. Aile sevgisi görmemiş biri sevmekten hep korkar çünkü. Ama sevdiğini geceleri göğsünde uyurken kollarıyla beni sımsıkı sarmalamasından, korktuğunda bana sığınmasından, ona bazen abi, bazen baba, bazen sevgili şefkati gösterdiğime inanmasından anlayabiliyordum.
Benim için hep ayrı bir kıymeti vardı. Nedenini bilmediğim bir zaaf vardı içimde hep. Bana benzeyen tek insandi o, sevgiye açtı.
O hayattaki tek inandığım, tek varlığım...
Şimdi ise o çok sevdiğim tek varlığım ikimizden bir parçayı dünyaya getirmek için çığlık çığlığa bağırıyordu. İçimde dolan öfkeye engel olamıyordum. Onun canı acıyınca ben on katını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...