Çocukluğunda bile tek başına hayatta kalmayı başarmış biriydim ben. Hep tek başımaydım. İnsanlar aileleriyle eğlenceli vakitler geçirirken ben kız olduğumun cezasını çekip odamda tek başıma ağlardım.
Son çocuk erkek olur umudu ile doğurmuştu beni annem. Belki bir umut yüzü güler diye. Öyledir bizim aile de. Erkek doğuran kadın kutsanır. Oysa bilinmez ki o kromozom erkek tarafından aktarılır.
Yıllarca bunu onlara anlatmaya çalıştım. Edepsiz oldum, iffetsiz oldum ama asla biricik kızları olamadım.
Dik başlıydım.
Hiç bir zaman olanlar oldu diyip hayatımı bir kenara başkalarının eline bırakmamıştım. On dokuz yaşımda üzerime giydirdikleri gelinliği kefen ilan edip boyun eğseydim şuan yaşlı bir adamın üç ya da dört çocuklu karısı olabilirdim.
Olmadım.
Hayatıma başkaları değil de ben şekil vermek istedim. Tek başıma bilmediğim bir şehirde yaşamayı göze aldım. Aç kaldım ama yine de kimseye muhtaç olmadım.
Şuan aradan dört yıl geçmiş neredeyse. Karnımda bir bebek. Yanımda sevdiğim adam. Hayat sürprizlerle doluydu gerçekten. Ne zaman ne olacağını bilemiyordu insan.
"Ne yapıyorsun?"
Odaya girip elimdeki yırtık tüllere baktı Azad. Ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi. Gözlerimdeki yaşları silmeye çalıştım. Yanıma geldi ve onlarca parçaya ayrılmış gelinliği yere attı Azad. Sinirlenmiş miydi?
Onun gözünden bakacak olursak sinirlenirdi tabi. Annesi gelinlik göndermişti denemem için. Ama bunu kaç kere ifade etmeye çalışmıştım ben.
İstemiyordum.
"Neden?"
Tek sorusu buydu işte. Neden? O kadar çok nedeni vardı ki. İstemiyordum. Bana eskileri hatırlatıyordu. Kaç kere daha dile getirecektim bunu?
"İstemiyorum,"
Omuz silktim ve yerdeki parçaları toplayıp çöp poşetine doldurdum. Maya, Burak ve Batı şaşkınca bana bakıyorlardı kapıdan. Azad kapıyı kapatmalarını isteyince dışarı çıktılar.
Sakin bir şekilde yanına oturdum. "Ne gelinlik ne düğün hiç birşey istemiyorum." Gözyaşlarım istemsizce akmaya devam ediyordu. "Sadece bir imza." Elini tuttum. "Sonra biz ve bebeğimiz.." gülümsemeye çalıştım. "Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?"
"Nasıl istersen," diye mırıldandı. Canının sıkıldığını biliyordum. Ama istemediğim bir şeyi de yapmak zorunda değildim. "Ben sadece seni beyazlar içinde görmek istedim." Gözleri dolduğunda cevap vermedim.
Benden kötü hissedeceğim bir şeyi yapmamı istememeliydi. Onu üzdüğüm için üzülüyordum. O kadar duygusal bir adamdı ki. Bazen ben ondan daha katıymışım gibi hissediyordum.
-
"Nikah için elbise bakalım bari?"
Ümitle bana bakan Maya ya çevirdim bakışlarımı. Yani gelinlik giymeyecek olmam elbise giymek istemediğim anlamına gelmiyordu.
Başımı salladım.
"Kızım sende hiç heyecan falan yok mu?" Kahvaltı tabağına habire bir şeyler dolduruyordu Batı. Bir yandan da laf yetiştiriyordu. "Alt tarafı imza," diyerek benim yerime onları geçiştirdi Azad.
"Harbi ikinizde değişiksiniz." Eliyle kendini gösterdi. "Ben evleneceğim de böyle durucam ha?" Güldü "gerçi siz benim kadar önemli değilsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)
RomanceHayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kurtulmak için bütün yolları deneyip akıl almaz işlere kalkışmış bir ağaç. Yaprak yine savrulurken bir ağaca denk gelir ve onun dallarına tutun...