0.2

2.1K 118 14
                                    

Halsey, Graveyard

______

Şimdiye kadar hayatıma girmiş tek Asyalı Jae olmuştu. Gerçi girmiş denebilir miydi onu da bilmiyordum. Sadece ufak bir bağlantıydı.

Şimdi karşımda oturan ve bana dik dik bakan Mark adındaki çocuk buradaydı. Kısa zamanlı bana attığı bakışları yakalayabildiklerim olmuştu ama çoğu zaman rahat bir tavırla Destini'ye bir şeyler anlatmakla meşguldü. Konuşkan, geveze bir tipe benzese de bende ilk bakışta pısırık bir hali varmış gibi gelmişti. Ama hangi öngörüm neyi değiştirecekti ki?

Gözlerimi platformun üzerinde şarkısını bitiren Jae'ye çevirdiğimde ayaklanmış arka tarafa gidiyor olduğunu gördüm. Arkasından yükselen alkışları omzunun üzerinden dönüp gülümseyerek karşılık verdiğinde hiçbir tepki veremeden öylece onu izlemiştim.

"Neden onunla muhabbet kurmayı denemiyorsun ki? Bizim üniversitede ders bile veriyor daha ne yapsın bu kadar yakın olmak için?"

Destini'ye döndüm. Mark, telefonunu çıkarmış bir şeyler yazıyordu iki eliyle hızlı hızlı. "Neden konuşmak isteyeyim ki? Sadece onu dinlemeyi seviyorum bu kadar."

Dudak büktü. "Senin bileceğin bir şey."dedi. Bir süre buralı tanıdık bir çocuğun da söylediği şarkıyı dinledikten sonra Mark ve Destini aralarında fısıldaştı ve Destini kulağıma eğilip, "Kalkalım mı artık? Birazdan mesai de başlayacak." Dedi. Onu onayladığımda hep birlikte dışarı çıktık ve onları takip ettiğimde sokağın karşısına park edilmiş siyah bir Audi'nin önüne geldik.

"Ben taksi çağıracağım."

"Gerek yok evinin önünden geçiyoruz zaten. Gelirken de alacaktık ama sen geç kalacaksın diye acele ettik."dedi Des. Ya ne demezsin.

Destini ön yolcu koltuğuna geçerken arkaya atlayıp çantamı kucağıma alarak kafamı ön cama çevirdim. Birisiyle tanıştıktan sonra bu kadar samimi olması ne kadar akıl işiydi? Benden yaşça oldukça küçüktü ve muhtemelen Mark'tan da küçüktü. Bu kadar şıp sevdi olması onun hakkında yanılmadığımın göstergesiydi aslında. Destini her iki genç kızdan birisiydi. Sıradanlığından değil, deliliğiydi belirtmek istediğim.

Dikiz aynasından arkayı kontrol ederken gözlerim siyah top gibi gözlere kaydı ve gözlerimi devirip önüme döndüm. Amacı tam olarak Destini ile randevulaşmak mı yoksa benim hayatıma o dövme olayından dolayı dahil olmak mıydı tam olarak kestirememiştim. Belki de sadece kaderdi, Destini'nin birlikte olacağı kişi; benim o gece takışacağım kişi olmuştu sadece.

Araba ara sokaklardan dolanırken de bunu düşünüyordum. Destini'nin heyecanı benim başımı döndürmüştü çünkü. Mark donuk bakışlarını aynalarda gezdirirken o bir şeyler anlatıp duruyordu. Aralarındaki diyalogdan anladığım kadarıyla, Mark soyadıyla Mark Lee; burada tek başına yaşıyordu ve bir kafenin işletmesini üstlenmişti. Bunu söylerkenki rahatlığının arabasından mı yoksa düzgün İngilizcesinden mi kaynaklandığına hala karar vermeye çalışıyordum. Söylediği kafe dövmecinin iki sokak altındaydı ki Destini onu dövmeciye geldiğini görmediği için dövmeciyi bilmediğinden bahsetti. Ve bunu söylerken yine dikiz aynasında rastlaştık.

İple çektiğim evimin sokağına giriş yaptığında beni kaldırıma yakın indirdi ve kısaca veda edip hızlı adımlarla apartmana girdim. Kafam şişmişti. Benim her akşam yaptığım rutine çıktığını davet ediyordu?

Apartmanın merdivenlerini söylenerek çıktım ve evime de aynı şekilde ulaştım. Ayakkabılarımı çıkarıp çantamı ve ceketimi bırakarak odama ilerledim ve üzerime siyah kazak ve lacivert yırtık kotumu geçirdim. Saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yaptıktan sonra içeri dönüp mısır gevreğimin kasesini ve kaşığımı makineye yerleştirdim. Bu sırada kulağımda hala Destini ve Mark'ın konuşmaları dönüp duruyordu. Ancak birazdan gittiğim yerde bunların hiçbiri kalmayacaktı zaten.

LolitaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin