Lana Del Rey, hope is a dangerous thing for a woman.
____
Jaehyun: numaranı kontrol ediyorum
Jaehyun: Renee?
R: doğru numara Jaehyun
Jaehyun: Destini'nin bir hastalığı var mıydı?
R: ne oldu bir sorun mu var?
Jaehyun: onu bugün hastanede gördüm rutin kontrollere gitmiştim ve kardiyolojideydi
R: bilmiyorum bana bahsetmedi hiç
Jaehyun: pekala
R: bu arada geçmiş olsun
Jaehyun: teşekkürler : )
Telefonu koltuğun diğer ucuna atarak kumandayla televizyonu karıştırmaya devam ettim. Destini hakkında da bilmediğim bir şey vardı artık. Hasta mıydı? Bana hiçbir şey söylememişti.
Sabah uyanmıştım.
Uyuyabilmiştim yani.
Kafamın daha çok dinlendiğini ve hafiflediğini hissediyordum ki bu da saçlarımı kestiğime pişman olmama neden oluyordu. Bu muydu yani bendeki sorun? Uyuyamamak?
O halde Mark uyuyabilseydi buraya kadar yorulmamış olacaktı.
Sabah uyandıktan sonra mısır gevreğiyle doldurduğum kasemi alıp televizyonla haşır neşir olmaya çalışıyordum vakit geçirebilmek için. Daha önce böyle olmuş muydu hiçbir şey hafızamda değildi ancak şimdi, düşünmemek için düşünmemeye çalıştığım şeyi düşünmemek adına uğraşıyordum. Basit bir olay değildi. Neredeyse kafamı koparacağım bir etki altında bırakıyordu beni.
Suçluydu işte. Onu düşünmemi bile hak etmiyordu. Bu yüzden düşünmemeye çalışıyordum zaten.
Bana son birkaç haftadır neler olmuştu artık daha iyi görebiliyordum. Kafama taktığım şey, dövme için istenilen çizimleri beğenip beğenmemeleriydi. Kendi hayatımı yaşıyordum ve Lucas da dahil kendi sorunlarımı çözmeye çalışıyordum. Sadece bir iki hafta önce, gün boyu bir yerlere gidip akşam da kafeye giderek Jaehyun'u dinlerdim ve sonra da dövmeciye. Hayat rutinim bu şekilde ilerlerdi ki bundan şikâyet ettiğim bir anım olmamıştı.
Ama o önce kendini benim hayatımın zaten bir parçasıymış haline getirmişti. Sonra da bundan kendisi rahatsız olup gitmişti. Bu kısacık zaman dilimine koca bir hayat sokmuştu o. Birkaç haftada, normal bir insanın yaşayacağı korku, stres ve kalp olayı yaşatmıştı bana. Hepsi tamamdı ancak birkaç gün önce öylece gitmeyecekti. Buydu şikâyet ettiğim.
Saçma sapan bir televizyon programını dakikalardır boş boş hiçbir şey anlamadan izlediğimi fark edince kumandayla kapatıp odama ilerledim. Dolaptan kotumu ve kırmızı kazağımı alıp üzerimdekilerle değiştirdim. Dün gece pijamalarımı bile giymeden kafamı yorganın içine soktuğum için hala dünkü kıyafetlerimleydim.
Üzerimi değiştirdikten sonra artık kısa olan saçlarımı tarayıp odamdan çıktım. En azından evdeki sessizlikten akşama kadar kurtulabilmek için Paolo'nun yanına gidebilirdim. Eskiden istediğim şey bu iken artık yalnızlıktan nefret etmeye başlamıştım ki bu da onun suçuydu.
Evden çıkıp apartmanı terk ettiğimde havanın oldukça bulutlu ve neredeyse yağacak yağmurun kokusunu alabildiğimi düşünmeye başlamıştım. Derin bir nefes aldığımda ise sanki bir koku karıştı havaya. Tatlı bir koku. Ama bunun bir hayal olduğuna emindim. Bu hayalden nefret edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019