Lana Del Rey, Dark Paradise
____
"Paolo bu, Jaehyun..." elimle tabureye oturan Jae'yi işaret ettiğimde Paolo gülümseyerek elini uzattı ve kısaca el sıkıştılar. Aslında ne vasfı olduğunu söylemek o kadar zorlayacaktı ki beni. Belki de bir anda hızla söylersem şok dalgası da bir anda yayılıp biterdi.
"Sen de ne hızlısın Ren... Bu yeni mi?"
Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Paolo bana yapmacık bir şekilde gülerek bıyık altından ettiği lafların ardından öylece Jae'ye döndü. Jaehyun hiçbir şeyden anlamamış gibi sadece gülümsüyordu bize.
"Jaehyun istersen koltuğa, Lucas'ın yanına geçebilirsin." Dedim ona bakarak. Kafasını olumlu bir şekilde sallayarak tereddütle de olsa ilerleyip koltuğa geçti. Lucas ise elinde bir şey okuyordu.
"Ona okuması için bir şeyler ver demiştim ne verdin?"
"Alışveriş katalogu?"
Göz devirdim. "Ciddi olamazsın." diye söylenmeye başladığımda omuz silkti. Yutkunup kelimeleri aklımda toparlamaya çalışırken Paolo kafasını kaşıyordu ve suratımı inceliyordu.
"Cidden o çocuk kim Jae? Mark'a ne oldu?"
"Cehenneme gitti." Kaşları çatıldı. Anlamayarak bana bakarken bıkkınca bir soluk verdim. "Mark ve Jaehyun Lucas'ın arkadaşları Paolo. Olay bu."
Çatık kaşları gevşedi ve bana ifadesizce bakmaya başladı. İrislerinin titrediğine tanık oldum ve ellerini tezgaha yaslayarak gözlerini Lucas'a çevirdi. Sanki bir şeyleri anlamlandırmaya çalışırken fazla çaba harcıyordu kafasının içinde.
"Peki neden şimdi—"
"Onu arıyorlarmış. Tesadüfen beni buldular ve işler buraya kadar gelince sana bir şey söylemedim sırf suçlu hissetme diye. Sonra Jae'nin şarkı söylediği bir kafe var oraya gittiğimizde Lucas bir şeyler hatırladı ve sık vakit geçirmeleri için kolaylık sağlamak istedim."
Sözlerimin ardından gözleri hala ileride oturan Lucas ve Jaehyun'daydı. "Neden kendimi suçlu hissedeyim ki? Tabi onu onlardan saklıyormuşum gibi oldu, arkadaşlarını çalıyormuşum gibi..."
"Böyle düşünmemen içindi." Diye vurguladığımda bakışları dalgınca bana döndü.
"Birlikte zaman geçirmeleri daha iyi." Dediğinde kafamı olumlu bir şekilde ağır ağır sallayarak omzumun üzerinden onlara dönüp baktım. Lucas açtığı sayfadaki şeyi dikkatle inceliyordu ancak bu açıdan ne olduğunu göremiyordum.
"Karpuz var mı?"
Kaşlarım çatıldı. Salonda yankılanan sesiyle önce Jaehyun bana dönünce anlamayan gözlerle birbirimize baktık. Lucas sadece önündeki kataloğa bakmaya devam ediyordu. Oturduğum yerden kalkarken Paolo'ya baktım. O da bir şey anlamamış gibiydi. Yürüyüp Lucas'ın yanına yaklaştığımda hipnotize olmuş gibi kağıda baktığına tanık oldum.
"Ne oldu Lucas? Canın karpuz mu istedi?"
"Sarı saçları vardı?" dedi ve bana döndü şaşkın bakışlarla. "Sarı saçlarını bağlamıştık karpuz yemişti o kimdi Renee?"
O kimdi Renee?
Durgun bir şekilde Jaehyun'a döndüğümde gözlerini neredeyse kırpamadığını fark ettim. "Mark mı?" diye sorunca Lucas'a bakarak, o ona baktı ve gözlerini kıstı kafasını sallayarak.
"Mark... Lee Min..."
"İnanamıyorum." Dedi Jaehyun şaşkınca kalakaldığında, kalbimin atım sesleri çok mu yavaşlamıştı yoksa hızlanmış mıydı ayırt edememiştim. Mark'ı katologda gördüğü karpuza bakarak mı hatırlamıştı? Bu muydu? Nasıl olabiliyordu? Nasıl bir anıydı da aklından bir anda çıkıp gelmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019