Chase Atlantic, Paradise.
__
"Sence neden hala aşağı inmiyor?"
Omuz silktim. "Henüz 7 aylık olduğu ve hayatında ilk kez bizim gibi insanlarla karşılaşıyor olduğu için olabilir mi? Ben olsam... Ben de bizden korkardım."
"Yani kedi olsan?" dedi gülerek. Ben de yine omuz silkip üst mutfak dolabına tırmanmış turuncu kediye baktım. Beyaz-turuncu çizgiliydi ancak turuncu yerleri daha çoktu. Onu barınaktaki bütün işlemlerini hallettikten sonra sahiplenebilmiştik.
"Bence adını lolita koyduğumuz için bize kızgın." Dediğinde göz devirip kafamı iki yana salladım.
"Saçmalama. Kedi nereden bilsin."
Mark dudak büktü. "Hayvanlar hisseder." Dedi. Ben de pes edip salondaki büyük koltuğa kendimi attım, kafamı koltuğun arkasına yaslayıp yüzümü mutfak dolabına çevirdim.
Mark da ellerini beline koymuş öylece kediyi izliyordu. Adını lolita koymamızın sebebi o an kartına bir şey yazmamız gerektiğiyle ilgiliydi. Ve aklımıza ilk bunun gelişiyle de fazla düşünmeye vaktimizin olmaması çakışıyordu. Ve lolita olmuştu.
Kedi erkekti.
"Baksana Mark. Bence de kedi bize kızmış olabilir. Sonuçta erkeksin ve sana cinsel çekiciliği olan kadın lakabı takılıyor. Ben olsam ben de alınırdım. Sen alınmaz mıydın?"
Bana döndü elleri hala belindeyken. Gözleri kısılmıştı. "Ben olsam gurur duyardım. Herkesin cinsel çekiciliği yok bu devirde sonuçta."
Bıkkınca soludum. "Ben de ciddi ciddi dinliyorum." Dediğimde sırıtıp kediye döndü ve dolaba ilerledi. Ellerini yavaşça uzatıp kediyi mırıltılarıyla çağırınca kedi ürkekçe sağ sol yaptı tabakların içindeki dolapta. Ve sonunda yere atlayıp, yan tarafımdaki koltuğun üzerine zıpladı.
"Benden nasıl kaçarsın sen? Adını ben verdim senin."
"Belki de bu yüzden kaçıyordur." Diye yanıtladım onu. Sonra gelip yanıma küskünce oturarak kediyi incelemeye başlayınca ona baktım. "Boş ver. Alışacak nasıl olsa. Empati kur. Zor olmayacağına eminim." Diyerek gülmeye başladığımda o da bana göz devirdi.
"Ben mi kediyim? Bunu mu demek istiyorsun yani?"
"Evimde iki tane kedi var. Hala sarı saçlı olsaydın ikisi de benziyor derdim."
"Bence evinde iki tane lolita var senin." Kaşlarını kaldırarak ciddi ciddi konuştu ama elmacıkkemikleri belirginleşmişti.
"Öyle mi? kedi gibi kıvrılıp kucağımda uyuyan da benim zaten."
"Bu da aleyhe kullanılmaz ama ha! Hiç kurallarına göre oynamıyorsun." Dediğinde oturduğum yerde ona doğru dönüp gülüşümü tutamadım.
"Zırlayacaksan oynamayalım Mark."
Dediğim gibi ellerini uzatıp kafamı kollarının arasında sıkıştırarak göğsüne bastırdı. Bir yandan da çenesini kafama batırmıştı resmen. "Ne yapıyorsun! Ama kafam şu an kullanım dışı kullanılıyor! Mark! Beyin hücreleri yenilenmez! Yenilenmez onlar rahat bırak onları!!!"
Kedinin ilk kez miyavlamasını duyduğumda yüzüm Mark'ın yoğun karamel kokulu kazağına gömülü olduğu için ona bakamadım ama Mark da çenesini kafamdan çekmişti. Kedinin orta sehpaya geldiğini, Mark kafamı rahat bıraktığında gördüm.
Bize bakıyordu. Patisini yaladı. Bıyıkları bembeyazdı ve kalındılar. Çok net görebiliyordum onları.
"Bu bize ne demek istiyor olabilir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019