Eminem, Beautiful.
Taylor Davis, Sadness and Sarrow (Violin Cover)
•
Gelmedi.
Tam 10 saattir, salonun penceresinden aşağı bakıp gelen geçenin yüzünü inceledim. Hiçbiri o değildi ve ağır gelen şey ise bana bakıp bekle demesiydi. Buydu bağlayan ellerimi ve kollarımı. Neler olduğu hakkında hiçbir fikre bile sahip değilken, durup beklemek zorunda olmak daha çok delirme noktasına getiriyordu.
Tam 10 saat evin içinde dolandım durdum. Ama gelmedi.
Orta sehpanın üzerinde, biri arar diye saniye başı baktığım telefona ilerleyip aldım ve Paolo'yu belki de milyonuncu kez aradım. İkinci çalışta açtı. "Renee..."
"Ne olur bir haber var de."
Birkaç saniye sustu ve derin bir nefes aldığını duydum. "Yok." dedi kısaca.
Kaşlarım çatılırken mutfak ve salon arasında volta atmaya başladım. "Ne demek yok? Arıyorum telefonunu da açmıyor. Sen de çıktın onlarla birlikte Paolo. Neler dönüyor? Ne biliyorsan söyle artık." Zorlukla yutkundum. "Mark nerede?"
Cevap vermeyeceğini sansam da, Paolo'nun gizlemesi gereken bir şey olsa bile gizleyemediğini bildiğimden koltuğa gergince oturup ona kulak kesildim. "Lucas'a ilaç yaparken hammadeci bulamamıştım hatırlıyor musun?"
Parmaklarımı saçlarımın arasına sokup çektim. "Evet." Dişlerimi istemsizce sıkmaya başlamıştım ki çenem ağrımaya başlamıştı.
"Mark sırf sana yardım olsun diye diğerlerini yok etmiş. Yani tembihlemiş satmamaları için. Sonra kendisi bir yer bulmuştu getirmişti hatta. İşte onu pek de kolay almamış." Bir an durup soluklandığında adım sesleri duydum. Muhtemelen dışarıda bir yerde olmalıydı. Kafeye de hiç gitmemiş olmalıydı.
"Nasıl... Ne olmuş? Nasıl almış?"
"Karaborsasını yaptıkları şey içki ya da uyuşturucu değil hemen unutulsun. Üretmek için yabancı ortaklar falan varmış bir sürü insandan bahsediyorlardı. Mark da gidip istemiş ama vermemişler. Sonra laboratuardan bir adamla mı ne anlaşmış, ona bayağı yüklü miktar rüşvet verip kimseye söylememesi ve hammaddeyi vermesi için tehdit falan da etmiş. Sonra birileri ötmüş patrona gitmiş bu olay. O laboratuardaki adamı..."
"Ne?"
"Öldürmüşler." Dediğinde saçlarımın arasındaki parmaklarım durdu ve kucağıma düştü. Gözlerim karşı duvara dalıp kaldığında ayaklarımın yanında Lolita dolanmaya başladı.
"Paolo. Konumu at hemen. Geleceğim."
"Renee saçmalama. Burası cehennem gibi."
"Şu an inan buranın da bir farkı yok. Hiçbir şey yapamıyorum anlamıyor musun? Atmazsan da bir taksiye atlar o laboratuara giderim."
"Sen nereden biliyorsun orayı?"
Ayağa kalkıp genzimi temizledim. "Mark'la birlikte gitmiştik hammaddeyi almaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019