Lord Huron, The Night We Met
Son 2.
"Resmen kanun suçlusunuz. Officially yani. Tebrikler."
Ellerini çırpınca uzanıp eline vurdum Paolo'nun ve o da göz devirip sırtına yaslanarak tekli koltuğa daha da sindi. Kafasını eğip küskünce baktı bana.
"Saçma sapan konuşma." Diye tısladığında Mark ona doğru, bende bıkkınca ve haliyle yorgunca sırtıma yaslanıp derin bir nefes alıp verdim.
Kafamda bir karmaşa olması gerekiyordu. Beni şimdi bu ortamdan soyutlayabilecek kadar karmaşık bir uğultu olması gerekiyordu kafamın içinde. Birçok düşünceyi üst üste dizmeye çalışırken hepsini düşürmüş ve sonunda yürürken ayağıma takılmış olmaları, yere kapaklanmama neden olmuş olmaları gerekiyordu. Ya da yalnızca daha da sinirli biri olmam gerekiyordu. Ama değildim. Sanki perde kapanmıştı, sanki son kurşun için tetik çekilmişti ve ok yaydan çıkıp çoktan bir kemiğe saplanmıştı.
Seri katil soğukkanlılığı vardı üzerimde.
Yabancı olmam gerekirken, bunun tamamen benim olduğu kanaatindeydim.
"Neler olmuş... İnanamıyorum." Jaehyun sonunda konuşmuştu. Gözleri halıdaydı ve kim bilir bu şaşkınlıkla neler geçiyordu aklında. Kahve saçları dağınık görünüyordu. Salonun değil de sadece mutfağın ışığıyla ve çam ağacının üzerindeki led ışıklarıyla aydınlanıyordu salon ve onun yüzü, yüzlerimiz. Karamel rengi kazağının kollarını sıvamıştı, kaşları geldiğinden beri çatıktı.
Mark yanımda otururken yerinde kımıldandı ve kucağındaki Lolita'yı rahat bıraktı. Kafamı hafifçe çevirip yüzüne baktığımda, kırmızı ve yeşil led lambalarının yüzünde bir karmaşa yaratmış ve ten renginin açıklığını belli etmiş olduğunu gördüm. Zift siyahı saçlarını muhtemelen az önce geri atmıştı ve bu da alnının açıklığını gözler önüne sermişti. Kapkara gözleri dalgın bir edayla Jaehyun'daydı. Dalgındı ama donuktu da. Omuzlarımın üşüdüğünü hissetmiştim onun bu halini gördüğümde.
"Yapılması gereken yapıldı. Bunun üzerine daha fazla konuşmaya gerek yok."
"İyi de sizin peşinize düşecekler." Diye atıldı Paolo Mark'a dikkatle bakarak.
Mark'ı izledim. Bu çıkışa tepki olarak gözlerini bayarak kaşlarını kaldırdı. "Büyük patron öldü. En iyi lab profesörü öldü. Sence kim suçlanır? Kimyasal bir şekilde öldürülen ama aynı zamanda kimyasallığın kara borsasını yapan patron mu? Yoksa ondan mal çalan insanlar mı? Kimse suçluyu aramayacak. Haberlere çıkmadı diye soruşturulmuyor sanmayın. Devlet bu konuda her zamanki gibi kamuflajını giyecektir. Suç çetesi araştırılır. Hatta polisler bu konuda adamı öldürene dua bile ediyorlardır."
Stabil düzeydeki mırıltısı tamamlandığında gözleri beni buldu. Gece diye düşündüm, uyuyamadığım geceler gibi çekiyordu beni içine işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019