Avril Lavigne, Keep Holding On
_____
Cebime telefonumu atıp Paolo'ya döndüğümde ocakla ilgilendiğini gördüm. Elim dağınık topladığım saçlarımda gezindi ve bir an neler olduğunu kestirmeye çalıştım.
Sanki üzerime doğru sürekli gelen bir gölge vardı ve ben sadece köşeye geri geri gitmekten başka bir şey yapamıyordum.
Mark'ın kim olduğu hakkında hiçbir fikre sahip değildim elbette ancak neden gönderildiği konusunda birkaç teorim vardı.
"Eğer birisi gelirse kapıyı açma. Cevap bile verme. Hatta eğer beni ya da başkasını tanıdığını söylese bile sakın-"
Kaşlarını çatıp anlamayarak bana baktı. "Bir dakika. Neden?"
"Birisi var ve sürekli tuhaf tuhaf konuşup beni sorguya çekiyor. Belki eski okuldan kalma birileriyle ilgili bilmiyorum."
"Renee kimse bir şey bilmiyor demiştin?" Panikle konuşurken elindeki bıçakla kalakalmıştı.
"Kimse bir şey bilmiyor zaten." Dedim onu rahatlatmaya çalışarak baskın bir şekilde. "Sadece ben paranoyaklaşıyor olabilirim. Sen yine de kimseye güvenme."
Kafasını salladı hala bana durgun durgun bakarak.
"Lucian nasıl? Hatırlıyor mu?"
"Aslında söylemek istemiyordum ama sanırım adını hatırlıyor."
Gözlerimi kırpıştırdım. "Ne demek söylemek istemiyordum?"
Derin bir soluk verdim. "Hani bir isim geveliyordu ya Luc falan. Biz onu Lucian sanmıştık. Bugün Lucas dedi. Yani eğer yine kafayı yemediyse."
Kaşlarım çatıldı. "Düzgün konuş."
Ellerini havaya kaldırıp, "Pardon ya. Benim suçum sanki kafayı yemesi."
Duraksayıp ona düz düz bakmaya başladım. "Biliyorum benim suçum."
Yanlış bir şey dediğinin sadece birkaç saniye sonra farkına vardı ve elindeki bıçağı bırakıp köşedeki havluya ellerini silerek yaklaştı. "Öyle demek istemedim. Of..." diye mırıldandı. "Dalga geçiyordum. Ne dediğimi biliyor muyum? Kaç gündür dışarı çıkmadım."
Dudaklarımı nemlendirip kalçamı tezgaha yasladım ve kollarımı göğsümde toplayarak gözlerimi yerdeki küçük beyaz halıya diktim. "Bugün ben kalırım sen de gidip birinden istediğimi bulursun. Bütün gün boşum zaten."
"Sağ ol. Lucian... Lucas da yeni uyudu. Bir saat sonra falan ilacı yapılacaktı." Dediğinde kafamı olumlu bir şekilde salladım.
O da üzerindeki mutfak önlüğünden kurtulup bana veda ederek koridora ilerledi ve anahtarlarını alıp çıktı. Ben de evdeki sessizlikle derin bir nefes aldım ki buna rağmen kafamdaki karmaşaya oflayarak tezgahın diğer tarafına geçerek Paolo'nun yapmaya başladığı salatayı bitirdim. Büyük kasedeki salatayı soslarla karıştırdıktan sonra küçük bir kaseye biraz doldurdum. Önceden yaptığı çorbadan da başka bir kaseye koyduktan sonra onları küçük bir tepsiye koyup Lucian yani Lucas'ın odasına ilerledim.
Içeri girdiğimde arkamdan kapıyı yavaşça kapatarak Lucas'ın yattığı yatağın yanındaki komodinin önünde duran sandalyeye oturdum ve tepsiyi komodinin üzerine bıraktım.
Gözleri huzurla kapanmıştı ancak beyninde işlerin pek de öyle ilerlemediğine emindim. Cebimdeki telefon yüksek bir şekilde bildirim sesi yaydığında olduğum yerde sıçrayıp gözlerimi sıkıca kapatarak derin bir nefes alıp telefonu çıkardım.
Bilinmeyen numara: en son yazdığım şeyi okuduğun görünüyor ve sen yazmamışsın bonjour ya
R: tahminen ne zaman gidersin?
Bilinmeyen numara: tahminen ne zaman söylersin dövmeyi yaptıranı?
R: iletişim kuramıyoruz sanırım
R: sana bilmediğimi açıkça söylemiştim
Bilinmeyen numara: arkadaşım bir işte çalışıyor ve ondan bir şeyler alan kişide o dövme olduğunu söylüyor
Bilinmeyen numara: ismi cismi yok tek kelime etmeden kapüşonu takılı alıp gitmiş
Bilinmeyen numara: ama o dövme bir tek senin olduğun dövmecinin tasarımlarında var
R: kolayca tasarlanabilecek bir figür
Bilinmeyen numara: olasılıklardan bahsetme şimdi
Bilinmeyen numara: senin yaptığına eminim
Bilinmeyen numara: neden sakladığını bilmiyorum ama sen de bir şeyler karıştırıyorsun
R: ben de beni izlediğine eminim
Bilinmeyen numara: kolayca tasarlanabilecek bir plan
R: limon kafa
Bilinmeyen numara: ne
Bilinmeyen numara: limon kafa? ciddi misin
R: evet
R: sen önce kafana bak
Bilinmeyen numara: ne var kafamda
R: limonata gibisin
R: sana bakınca ağzım ekşmeye başlıyor
Bilinmeyen numara: çok komiksin
R: sen de limon
✔✔(14:54)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita
FanfictionGözlerini kapattı, açtı. Boğazındaki çıkıntılı adem elması kımıldadı. "Karşında bir bıçak duruyor ve sen kendini ona bastırıyorsun sonra da gelip beni suçluyorsun." Nefes aldı, ben soluksuz kalırken. © kayipdoktor | 2019