1- fifteen flares

24.8K 1K 830
                                    

ocean eyes -billie eilish

şu zamana kadar çok fazla şeye elimi attım, çoğu şeyi denedim ama hiçbir işimde mørk'un son bölümünde aldığım kadar güzel ve tatlı bir takdirle karşılaşmadım. o yüzden şu an bunu okuyan herkesten isteğim kitabı yarım bırakmayın, çünkü mørk'ta size göstermek istediğim bir şeyler var. farkındayım jungkook çok zor, jimin ise baya kör bir karakter. gelişimlerini, nasıl birbirlerine bir şeyleri sevgiyle öğrettiklerini görmenizi istiyorum. söz veriyorum buna değecek. iyi okumalar

sonunda sıcak bir ortama girmenin verdiği rahatlıkla başımdaki kapüşonu hala soğuktan titreyen parmaklarımla indirdim ve derin bir nefes aldım. sıralanmış dolapların arasından  ilerleyerek kendi dolabımın önünde durdum ve dolabın kapağını açarak dün gece içeri tıkıştırdığım ince beyaz gömleği buldum, bacaklarımın arasına sıkıştırdıktan sonra önce hırkamı, sonra da içimdeki tişörtü çıkartarak dolaba gelişigüzel bir şekilde koydum. dolabın kapağını kapattıktan sonra uzun ve ince olan tanıdık aynaya döndüm, gömleği kollarımdan geçirdikten sonra aynadan gözümün ucuyla kendimi izlerken gömleğimin düğmelerini iliklemeye başladım.

herkesin sahip olmak için günlerini, aylarını harcadığı o kaslara sahip değildim; metrelerce uzaktan ne kadar güçsüz ve çelimsiz olduğu anlaşabilecek bir vücudum vardı. sönük sarı saçlarım, beyaz ve bugün her zamankinden yorgun görünen yüzüm güzel bir ikili oluşturmasalar da, içimden kendime güzel olduğumu söyledim.

gömleğin paçalarını içimdeki siyah, dar pantolonun içine yerleştirip dudaklarımı ıslattım ve tekrar aynı yolu takip ederek dolapların arasından geçip, odadan çıktım. dışarıya attığım ilk adımdan, bar masasına kadar attığım her adımda kulağıma gelen yükselen müzik sesi, kokusuyla bile sarhoş edebilecek içkiler ve gözleri pek de net bakmayan parçalara ayrılmış kalabalık etrafımı sarmıştı.

küçük bir giriş olarak kullandığımız tahta parçasını iterek bar masasının arkasındaki yerimi almıştım. yerini alacağım çocukla küçük bir el sıkışması yapıp omuzlarımızı dostça birbirine vurmuştuk. çıkmadan önce beline sardığı önlüğü kenara bırakmıştı, kendiminkini geçen haftalarda kaybettiğim için onunkini alarak nazikçe belime sardım, arka tarafta ipleri birbirine düğümledikten sonra tekrar kalabalığa döndüm.

diğer tarafa rose baktığı için oranın biraz daha kalabalık olduğu söylenebilirdi. ona baktığımı hissetmiş olacak ki dönüp bana bakmıştı, birbirimize gülümsedikten sonra ikimiz de işlerimize dönmüştük.

bana bakan gözleri yakalıyordum, karşımdaki sandalyeye oturup benimle tanışmak için yanan gözleri de öyle. bu benim işimdi, onlara gülümse ve sevimli ol. paranı kazan ve burada çalışmana sebep olan o hissi sil. sonrasında bu günleri hatırlamayacaksın bile.

ama bu gece farklı oynayacaktım.

birbirini dürten kollar ve sırayla başları bana dönen kalabalık arkadaş grubuna göz ucuyla bakarak dilimi dudaklarıma sürttüm. hepsiyle tek tek göz göze gelmemle arsızlaşmışlar, birbirlerine bir şeyler söyleyerek büyük kahkahalar atmaya başlamışlardı.

aralarından, arkasına yaslanmış, ve gülünen sözlerin kaynağı olan o kıvırcık çocuğun bakışlarına gözlerimi kilitledim. yüzündeki sırıtış yavaşça yok olurken elimi suyun altına sokarak hafifçe ıslattım. ıslak elimi boynuma çıkartarak elimi aşağı-yukarı hareket ettirmeye devam ederken gözlerimi ondan ayırmadım ve yükselen seslerle hafifçe gülerek başımı aşağı doğru indirdim.

mørk. || jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin