37. episode:"little evil sister."

592 73 52
                                    

21.02.20

Billie Eilish, all the good girls go to hell

.

bir sonraki bölümü p.tesi günü atacağım
bizim için oy ve yorumlar bırakmaya unutmayın
ilysmmmmmmmmm

-

Renee: üniversiteye kabul olmuşum
Gönderildi |10.30|
Görüldü |10.31|

Mark: sen kimsin?

Renee: ben mi kimim?

Mark: korece konuşmadığına ve adının French Kiss diye kayıtlı olduğuna göre yabancısın ve ağabeyimin yakınısın

Mark: sen o kız mısın?

Renee: ağabeyin mi? Mark'ın kardeşi mi var?

Mark: beni tekrar edeceksin sanırım ama seni hala tanımıyorum

Renee: bana kardeşi olduğunu söylememişti

Mark: kimseyle kız kardeşini paylaşmak istemediği için söylemez ağabeyim

Mark: ve ben de kimseyle paylaşmak istemem ağabeyimi

Renee: ne yapmam gerek?

Mark: numarasını falan silersen memnun olurum bir de bir daha karşısına çıkmazsan

Renee: telefonu Mark'a verebilir misin?

Mark: yok canım evde değil kendisi
Görüldü |10.35|


"Kızlar hazırsanız çıkalım."

Jaehyun'u duyduğumda telefonu kapatıp krem rengi eteğimin cebine atmıştım. Ensemden topladığım saçlarımı omzumdan arkama savurup derin bir soluk verdim. Kayıt için gidecektik. Irene ben ve Jaehyun. Meraklıydım ama Mark yerine konuşan kişiden dolayı biraz huzursuzdum artık.

Odamdan çıktığımda Jaehyun portmantoda ayakkabılarını giyiyordu. Üzerinde siyah bir tişört ve siyah kot vardı. Ona doğru ilerlerken telefonuna bakıyordu. Irene de odasından çıktığında ben de spor ayakkabılarımı almış portmantoya yaslanarak giymeye çalışıyordum.

Irene açık renk bir kot giymişti ve dizleri eskitilmişti. Üzerinde eski bir grubun amblemi vardı biraz erkeksi bir tişörttü ve bosboldu. Uçlarını kotunun içine sıkıştırmıştı. Saçlarını tepeden atkuyruğu yapmıştı ve çok hoş görünüyordu.

Gülümseyerek yaklaştı ve ayakkabılarını çıkarıp giydi. "Heyecanlıyım..." dudaklarını kısaca büktüğünde ona güldüm.

"Ben de." Dediğimde Jaehyun'a kısa bir bakış atmıştım. Telefonunu pantolonunun arka cebine atarken bize bakıyordu.

"Dönüşte havaalanına birlikte gideriz. Rosalie iki saate iniyor."

"Tabii ki." diye atıldı Irene ayakkabılarını giydikten sonra. Jaehyun kapıyı bizim için açtığında ise evi teker teker terk ettik.

Dün gece sipariş ettiğimiz ve henüz adlarını bile hatırlamadığım bol soslu yemekleri yedikten sonra kendimi yeni odama ve yeni yatağıma nasıl attığımı hatırlayamıyordum. Kafamı koyduğum gibi uyuyan biri hiçbir zaman olmamıştım ama dün gece kafama takabileceğim bir şeyim yokmuş gibi hissettiğimden yalnızca tozpembe şeylerin hayalini kurarak uykuya dalmıştım. İlk kez hayal kurmuştum belki de, pek emin değildim. Beni, ayaklarımın saplandığı bataklıktan çekip bulutların üzerine çıkaran şeyler düşünmüştüm. Uzun zaman sonra... hayır, ilk kez evde gibi hissetmiştim. Gerçek bir evde. İçinde, içten gülümsenebilen; yemek yerken sohbet edilen, yani basit bir şekilde içindeki duyguları dışarı vurabildiğin bir alanda kendim olabildiğim için evde hissetmiştim.

La Vie En Rose Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin