Bedenim arkamdaki bedene yaslı bir şekilde geriye doğru çekilirken çırpınmaya başladım. Bağırmama ağzımdaki parmakları engel olurken. Dışarıya duyulan sadece ne dediğim anlaşılmayan boğuk seslerdi.
"Çırpınmayı bırak!" keskin çıkan sesine karşı şiddetimi daha çok arttırdım. Asla birine boyun eğicek değildim!
Diz kapağıyla acıyan dizimin arkasına yediğim darbeyle bu sefer ağzımdan acı dolu bir inleme çıktı. Bu da dışarıya boğuk bir ses olarak çıkmıştı. Darbesiyle birlikte dizim daha çok acımaya başlamıştı. Hareket ettirebileceğimden bile emin değildim.
"Aferin melekcik. Mantıklı karar." Ona boyun eğdiğimi düşünmesin diye arkaya hayalarına doğru bir tekme indirdim. Ağzından bir inleme çıkarken refleks olarak beni bırakmıştı. Avazım çıktığı kadar bağırdım.
Daha yeni bahçede gördüğüm ailem beni duysun diye bağırdım.
Kurtulmak için bağırdım!
Hareket etmeye çalıştığımda dizimdeki keskin ağrı buna engel olmuştu. Son bir gayret diye kendime destek olmaya çalıştım. Bir adım attığımda canım daha çok yanmıştı. Sokağa tiz bir çığlık bırakırken bahçe kapısından çıkan ailemi gördüm. Koşarak bana gelmeye başladıklarında tekrar kolumdan çekilip arkamdaki bedene yaslanmak zorunda kaldım. Çevik bir hareketle başıma silah dayanırken aileme gelmemelerine dair ikazda bulundu.
Annem yaşlı gözlerle yere çökmüş ağlarken babam ne kadar istediğini sorup çözüm bulmaya çalışıyordu. Ayvazsa beni sakinleştirmek adına bir şeyler söylüyordu ama duyduğuma bile emin değildim. Şuanda duyduğum tek şey yağmurun yer yüzüyle buluştuğunda bıraktığı ses ve son ritim atan kalbimin sesiydi.
"Sizden para isteyen yok. Ben sadece meleği istiyorum. Şimdi yolumdan çekilin de ona zarar vermek zorunda kalmayım."
"Ne meleği?"
"Sakın, sakın kızıma zarar verme."
"Derdin para deyilse ne istiyorsun."
"Ne meleği ne saçmalıyosun sen?"
Sorular birbirine karışmışken. Yabancı ailemi susturmak için havaya iki el ateş etti ve silahı geri benim kafama dayadı. Bu sefer ailem susmuş korku dolu gözlerle onu izliyordu. "Peşimizden gelirseniz melek ölür!"
Beni tekrar geriye doğru çekmeye başladığında gene kıpırdanmaya başladım. Silahı kafama iyice dayamasıyla çırpınışlarıma son verip ona itaat etmeye başladım. Beni geri geri sürükleyip geldiğim polis arabasına bindirdi. Kaçmaya fırsat bulamadan beni ittirip kendi de aynı yerden arabaya bindi. Bir yandan da silahı bana doğru tutup hareketlerimi kısıtlamama neden oluyordu.
Önüne dönüp geriye doğru arabayı hareket ettirmeye başladığında son bir kez daha menevişlerimi aileme değdirdim. Onları çok seviyordum...
Biz hızlı bir manevrayla geri gitmeye devam ederken annem yerden doğrulmuş yaşlı gözlerle peşimizden koşmaya başlamıştı ardındaysa 2 adam onu takip ediyordu. Hafif elimi kaldırıp parmaklarımı açarak cama değdirdim. Bu onlara veda etme biçimimdi. Ama ne olursa olsun geri dönücektim yanlarına. Ki ne babam peşimi bırakırdı ne de nişanlım.
Bir süre öylece boş yollarda yol almaya devam ettik. Gece gene karanlığını koruyordu. Yağmur daha yenikine göre hafif dinmişti ama gene de kendini belli ediyordu.
"Beni neden kaçırıyorsun?"
"Benimle derdin ne?"
"Hem neden sürekli melek deyip duruyorsun? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Science FictionMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...