Odaya girdiğimde gidip kıyafetlerimi aradım yerde bulduğumda ıslak bir şekilde duruyordu. Etrafa bakındığımda bana göre başka bir kıyafet bulamadım. Yerden Levının kısakollusunu alıp üzerime geçirdim anında amber,tütün ve odunsu bir koku genzime nüfus etti. Bu kokudan nefret ediyordum!
Tişört dizlerimin iki karış üzerinde bittiği için bir şey giymeye gerek görmeden kilitli odadan çıkıp aşşağıya indim. Odanın kilitli olmasına akıl,sır erdiremezken umursamadım.
Salonda düşünceli bir şekilde İvan ve Adayı gördüm. Beni gördüklerinde rahat bir nefes verip gelip sarıldılar. Onlara anlamsız şekilde bakışlar atarken bu hallerini anlamaya çalışıyordum.
"Sen iyi misin?"
"Neden ayağa kalktın?"
"Kalkmasaydın keşke."
"Gel şuraya otur."
Anlamsız bakışlarımı onlara atarken sorularından başım dönmüştü. Kafamı tuttuğumda beni alelacele bir kanepeye oturttular ve Ada koşarak mutfaktan bir bardak su getirdi ve içirdi.
"Hadi uzan şöyle."
"Ya da istersen seni yukarıya taşıyalım."
"Hem sen iyi olduğuna emin misin?"
"Baksana rengi daha düzelmemiş."
"Bencede götürüp yatıralım eniyisi."
Artık benimle konuşmayı bırakmışlar daha çok kendi aralarında tartışıyo gibilerdi. Olaya elatma vaktim geldiğini anladığımda onları susturdum ve bu sefer ben konuştum.
"Sizin bu haliniz ne? Neden sürekli iyi olup olmadığımı sorup duruyorsunuz?"
"Sen dün eve gelip kendini odaya kilitledikten sonra buz gibi suya girmişsin ve biz senin yanına uğradığımızda neredeyse donmaktan ölmek üzereydin." Biraz durdu devam etmek için onay aldı. Gözlerimde onayı gördüğünde devam etti.
"Levın bizi odadan çıkardı ve kendi vücut ısısıyla seni ısıtmaya çalıştı." Kaşlarımı çattım. "Yani Levınla bi geceyi aynı yatakta mı geçirdim." Başıyla beni onayladı. "Sadece seni kurtarmaya çalıştı."
"Peki...peki üstüm?"
"Bizi odadan çıkardıktan sonra kendi halletmiş olmalı." Kalbimde tatlı bir sızı oluşup giderken nasıl olurda üzerimi çıkarıp benimle aynı yatağa girme cesaretini gösterebilirdi? Kendini ne sanıyordu?
"Sizde buna izin mi verdiniz?" Ayağa kalkıp onlara çıkıştım.
"Ölmek üzereydin mecburdur." Ada yalvarır gibi söylemişti. Gözlerindeki masumiyeti görünce kendimi dizginledim.
Her ne kadar sinirli olmaya çalışsamda kalbim sırf benim hayatımı kurtarmak için bunu yaptığını tatlı tatlı fısıldıyordu beynime. Gene de kızmalı mıydım? Kesinlikle! Daha dün olanları unutamazdım! Unutmamalıydım!
"Levın peki o nasıl?" İvanın sorusuyla kendime geldim. Tabi ya ben ona buz almak için gelmiştim. Benim hayatım için kendi hayatını riske atan ama Avanın ölmesine yardımcı olan adama buz götürecektim! Ağzımda safranın acı tadını hissettim...
" o şey birazcık. Yani yanıyo. Teni kızarmış hatta belkide birazcık morarmış." Cümlemin sonunu dinlemeyen İvan koşarak yukarı çıktı bende dolaptan buz alıp yukarıya çıktım. İvan banyoda Levının yanındaydı Adayla bende banyoya girdik buzları küvete boşalttım suyu bir miktar daha soğutsun diye. Belki yardımı olurdu. Gerçi ben bu adama daha niye yardım ediyorsam. Ondan nefret duymam gerek! Değil buz hakkettiği tek şey nefretimdi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Science FictionMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...