25.BÖLÜM-HASTANE

39 4 4
                                    

Orada öylece ne kadar kaldık hiçbir fikrim yoktu. İçimizdekileri gözlerimizden akıttık ve birbirimize sıkıca sarıldık. Babam ensonunda bizden ayrılıp eliyle gözlerini sildiğinde bize de ayağa kalkmamıza dair bir komut verdi. Annem ve ben babamın komutuna uyup ayağa kalktığımızda bizde tıpkı onun gibi gözlerimizi silmeye başladık. En sonunda babam ve annem kollarımın altına girdi ve hastaneye doğru ilerlemeye başladık. Gerçi bana bu hastanenin yapabileceği bir şey yoktu. Bana iyi gelen tek şey aile şefkatiydi.

Annem bir kolumun altına, babam diğer kolumun altına girdiğinde yavaşca hastaneye doğru yol aldık. İstemsiz şekilde yüzümü buruşturdum hastaneye gelmek istemiyordum ama bunu onlara söylesem kabul etmeyeceklerini de biliyordum.

Hastaneden içeri girdiğimizde beni odanın birine yönlendirdiler. İçeri girip yatağa uzandım. O an doktor gelip bi kaç soru sordu ona iyi olduğumu, bana bir şey yapmadıklarını söyledim. Gene de kan tahlillerime bakmak istediğini söyledi. Ona göre bu süre zarfında vitaminsiz kalmışım gerçi haklı da sayılır. Doktor odadan çıktığında İçeriye bir hemşire girdi kanımı minik tüplere alırken bense iyice halsiz düştüğümü hissediyordum. Hemşireye bana serum yapmasını rica ettiğimde sevecenlikle beni onayladı ve kanımı aldıktan sonra odadan çıktı. Tekrar geldiğinde elinde bir serum şişesi vardı. Serumu koluma bağladıktan sonra odadan çıktı.

"Biraz dinlenmeye ne dersin tatlım?" Hayır anlamında kafamı salladım anneme o da üstelemedi konuyu değiştirdi ve başka şeylerden bahsetmeye başladı. Bana olanları unutturmaya çalışıyordu bunu onun gözlerinde görebiliyordum fakat ben unutabilir miydim işte bunu bilmiyordum.

Derin bir nefes aldım ve ailemle ilgilenmeye başladım. Gözlerinin içi parlıyordu beni buldukları için, o an kaçırılmamayı diledim. Ailemi üzmeyi kesinlikle istemiyordum. Onlar benim için çok değerliydi. Birden esneme geldiğinde kendimi çok yorgun hissettim yatakta rahat bir pozisyona geçerken gözlerimi kapattım. Uyku direk beni kollarına alırken bünyemdeki tüm sorulardan kaçmaya çalıştım özellikle bir çift siyah gözden.

*****

Boynuma vuran ılık nefesle gözlerimi açmak istesem de bedenimdeki yorgunluk daha ağır basıyordu. Boynumdaki nefes sıcak tenimi yalayıp geçerken içimde bir gıdıklanma hissi yaratıyordu. Burun delikleriminden içeriye giren taze kahve kokusu yanımda kimin olduğunu cevaplamış oldu. Yanımdaki Ayvazdı iyide neden nefesi boynuma vuruyordu? Kaşlarımı çattım ve kirpiklerimi araladım. Yan bir şekilde yanıma kıvrılmış Ayvazı gördüm. Saçları dağınıktı ve yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Yatağın küçük olmasından mütevellit dipdibeydik. Onu kaldırmak istesem de göz altındaki torbalar bana günlerce uyumadığının haberini veriyordu ona kıyamadım ve yanımda yatmasına izin verdim. Kalbimde bi gariplik olurken bunu anlayamadım.

Kafamı çevirmek istediğimde saçlarımda bir sızı oluştu yüzümü buruşturdum ve geçmesini bekledim. Ardından saçlarıma bakmak istediğimde Ayvazla yüzümün arasında kısacık bir mesafe kalmıştı dudaklarının arasından çıkan ılık nefesi benim dudaklarımın arasında yer buluyordu. Bedenimde bir titreme olurken bakışlarımı uzun kirpiklerine çıkardım. Uzun kirpikleri gözlerini örselemişti. Kafamı iki yana salladım ve onun etkisinden kurtulup saçıma bakmaya çalıştım. Ayvaz avucunun içine bir tutam saçımı hapsetmiş burnuna yakın bir noktaya tutmuştu.  Parmaklarına bakarken parmağındaki alyans dikkatimi çekti ardından benim parmağımdaki ağırlık da kendini belli etmişti. Elimi havaya kaldırdım ve parmağımdaki zarif yüzüğe baktım ardından tekrar yanımda yatan adama baktım düşünmeye bile gerek yoktu bunu benim parmağıma Ayvaz takmıştı. Onun bana böylesine körkütük aşık olması beni korkutuyordu.

Saçlarımı avucunun arasından kurtardım ve yavaşca yanından kalktım. Üzerimden itelediğim battaniyeyi sıkıca tuttum ve Ayvazın üzerine örttüm sanırım en çok onun dinlenmeye ihtiyacı vardı.

MERİDA~AY'IN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin