Siren sesiyle içimde bilmediğim umutlar filizlendi. Dev gibi kelebekler uçuşurken miğdemde, dudaklarımda tek bir cümle vardı. "Kurtulduk." Dudaklarım benden bağımsız bir şekilde kıvrılırken gözlerim parlamaya başlamıştı. Bulmuşlardı bizi! Eve gitme vakti gelmişti.
Mutfağın kapısında Etham ve İvan gözükürken telaşlı halde birbirlerine bakınıyorlardı. Levın da ayağa kalkıp onlara katıldı. Aralarında tartışıyorlardı ama onları dinleyemeyecek kadar mutluydum ve kulağımda sevinç nidaları vardı. Bulunmuştuk!
"Herkez kızlardan birini alsın ve evden çıksın. Herkez farklı yoldan gitsin ve en sonunda polisleri atlatınca buluşalım."
"Ama sen iyi değilsin tek başına bile gideceğine emin değilken bir de yanında bir kızı nasıl götüreceksin?" Levına yöneltilmiş soruyu Levın kestirip atmak ister gibi hızlıca cevapladı.
"Ben iyiyim hallederim." Levın onlara eliyle gitmeleri için işaret yaptı. İvan mutfaktan kaybolurken Etham bana doğru gelmeye başlamıştı kaşlarımı çattım ve ayağa kalktım. Odada geriye doğru giderken beni yakalanmasını istemiyordum. Tek umudumsa bize yaklaşmakta olan polis siren sesleriydi.
"O benimle sen başkasını al." Etham Levını başıyla onayladı ve o da ortadan kayboldu. Bu sefer Levın bana doğru sağlıksız adımlar atmaya başladı bense bu sefer ona ters ters bakışlar attım.
"Sana elinizden kurtulacağımızı söylemiştim." Bir şey demedi ve kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ben onun sinirlenmesini beklerken oysa hiçbir tepki vermemişti.Mutfaktan çıktıktan sonra kapıya doğru adımlamaya başladık. Kapının önüne geldiğimizde kolumu bıraktı ve elini cebine sokup kapının anahtarlarını çıkardı. Kapıyı hızlı bir şekilde açtı ve kolumu tekrar tuttu. Dışarı adımımı attığımda gözüme gelen güneş ışığına yüzümü buruşturmamı sağladı. Ellerimi yüzüme siper ettim ve gökyüzüne baktım. Ne kadar da özlemiştim! Dudaklarımda gülümseme peyda olurken aklımda tek bir düşünce dönüp duruyordu. Kurtulmuştum...
Levın yürümeye başladığında istemesem de ona ayak uydurmaya başladım. Gerçi yürüdüğü de pek söylenemezdi yaptığı tek şey attığı sağlıksız adımlardı. Bu şekilde bizi yakalamaları çok daha kolay olurdu. Bu kalbimde sevinç naralarına neden olurken ayaklarımsa resmen mutluluktan havalara uçuyordu. Levın beni çekiştirmeye devam ederken polis siren sesleri de gitgide yaklaşıyordu. Bizse evin önündeki rampayı orta hızda diyeceğim bir şekilde iniyorduk. Sonra buraya geliş günümdü hatırladım ve anında kafamı iki yana sallayarak bu düşünceyi aklımdan uzaklaştırdım. O gün kötü bir gün olabilir ama bugün güzel olucaktı! Bu evden ve bu varlıklardan kurtulduğum gün olacak bu gün!
Ayağım yerdeki taşa tökezleyince düşücek gibi oldum sonanda Levın belimden tuttu ve yere düşmemi engelledi. Genzime yoğun bir şekilde amber,tütün ve odunsu bir koku dolduğunda bu kokuyu özlediğimi farkettim. Günlerdir onu görmüyordum ama bu ondan nefret ettiğim gerçeğini de geri plana itekleyemiyordu. Levın kanserli bir hücre gibiydi ona güvenmek aptallık olurdu anında tüm bedenimi sarıp beni öldürebilirdi. Yapmam gereken ona güvenmek değil ondan kurtulmaktı! Hatta ondan nefret etmekti!
"Saçların ve gözlerin gerçekten iğrenç." Bu sözü bana o günü anımsatırken gözlerine baktım. Gözlerinde dalgalanma olup hemen kayboldu ama bu kesinlikle bir alay değildi. Beni bırakıp üstünü başını düzeltti. Kolumu tutup tekrar yola koyuldu. Uzunca bir süre Levınla yürümek zorunda kalmıştım ayaklarım artık yorgunluktan ağrımaya başlamıştı. Yüzümü ekşittim ve biran önce buna son vermesini diledim. Kafasını bana çevirdi ve yüzümü inceledi ardından yorulduğumu anlamış olmalı ki oturabileceğimi söyledi. Anında bir kütüğün üstüne çöktüm ve ağrıyan bileklerimi ovaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Science FictionMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...