"Gitmeye hazır mısın?" Babamı başımla onayladım ve ayağa kalktım. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirirken üzerime de bir hırka geçirdim. Dolaptaki kıyafetlerimi bir çantaya tıktım. İşte hazırdım.
"Evet hazırım." Elimdeki çantayı Ayvaz alırken babam beni kapıya doğru yönlendirdi. Odadan çıktıktan sonra beraber arabaya doğru ilerledik. Babam ve annem arabaya binerken Ayvaz nazik bir şekilde izin alıp onun arabasına binmemi sağladı. Ardından eve doğru yolaldık.Eve geliğimizde odama çıkıp daha rahat bir şeyler giydim. Ardından alt kata ailemin yanına indim. Babam şirkete gitmesi gerektiğini söyleyip Ayvazı da alıp gitti. Annem de mutfağa çekildiğinde salon bana kalmıştı. Televizyonu açtım ve rastgele karıştırmaya başladım. Kayda değer bir şey yoktu. Arka bahçeye çıktım ve oradaki hamağa uzandım. Gökyüzünü seyrederken aklımda sadece olanlar vardı. Çalı sesi duyduğumda kalkıp etrafa baktım, görünürde bir şey yoktu. Tekrar hamağa uzandım. Bu sefer gene bir hışırtı oldu. Kalbime korku çöreklenirken olduğum yerden kalktım ve çalıların arkalarına bakmaya başladım. Köşede duran çalının arkasına geldiğimde bir miktar kan gördüm irkerken genzime yoğun bir şekilde tütün, amber ve odunsu koku doldu. Bu...bu Levının kokusuydu ve Levın biryerlerden sürekli beni izliyordu. Hastane bahçesindeki de ondan başkası değildi. Tüm hücrelerime saf korku dolduğunda koşarak içeri girdim. Kapıyı ardımdan kilitlerken odama koştum. Bu kapıyı da ardımdan kapattığımda pencereye doğru ilerledim. Perdeyi açmadan arkasından baktım. Bir şey yoktu. Tabi kendi kendine sallanan hamak dışında.
'Beni geri alıcaklardı. Her ne olursa olsun beni geri kaçıracaklardı. Ben onlara cehenneme giden bir yoldum.' Yatağa uzandım ve tavana baktım.
'Benim için gelmişti. Cellatım etrafımda beni almak için bekliyordu. Çünkü meleği kanatlarının altında şeytanın inini saklıyordu.''Tanrı şeytanın inini cennetteki meleğin kanadı altına sakladı' ve Levın, o meleğin kanadını kırmaktan hiç çekinmeyecekti...
Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Bir tek uyurken onların etrafımdaki varlığını hissedemezdim. Bir tek uyurken peşimde olan Cellatımdan korkamazdım.
Ve uyku kanadı kırılacak olan meleği kollarına almak için orada bekliyordu.*****
Boynuma ılık bir nefes vurduğunda irktim. Sonra belimdeki kolları farkettim. Gözlerimi açıp baktığımda Ayvaz yanımda uyuyordu. Oda karanlıktı büyük bir ihtimal akşam olmuştu. Bünyemi rahatlatan bir koku içime dolduğunda gözlerim anında onu buldu. Karanlıktan pek seçemesem de siyah gözleri onun olduğunu söylüyordu. Gardrona yaslanmış gözünü bile kırpmadan bizi izliyordu. Napmalıydım şimdi? Korkmalı mıydım?
Onun kokusuna hasret ciğerlerim soluduğum hava yetmiyormuş gibi daha fazlasını istiyordu. Yanına gitmeli miydim? Yoksa avaz avaz bağırmalı mı?
Çenesi kasılmış 'Kalkmak için daha ne bekliyorsun?' Dercesine bana bakıyordu. Ayvazın kolunu belimden çekip kenara koydum. Ardından yavaşca yanından kalktım ve Levının yanına doğru ilerledim. Yoksa beni götürmeye mi gelmişti!
Yanına gittim ve tam önünde durdum. Çehresine baktım. Menevişlerim cellatına özlemle bakarken kendime ikaz ettim. Ben nişanlı bir kadındım. Kaldı ki beni öldürmek isteyen bir adamı sevemezdim.
"Sana demiştim kokun seni bana bulduracak demiştim. Şimdi sen arkanı kolla. Ensende seni bekliyor olacağım." Arkasını döndü ve cama doğru ilerledi. Camdan atladı ve ihtişamlı kanatlarını sergiledi. Gökde süzüldükten sonra gözden kayboldu. Bomboş sokaklara bakarken daha yeniki dediklerini düşünmeye başladım. Beni almaya gelmişti...O günkü silah sesi kulaklarımda çınladığında sabah ağaçta gördüğüm kanı anımsadım. Yarası mı vardı? Ona bakmak hiç aklıma gelmemişti. Kalbime korku çöreklenirken benim ölmemdense cellatımın ölmesi daha iyi diye geçirdim içimden. Lakin kalbim razı olmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Science FictionMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...