Tepedeki yakıcı güneşe baktım. Tenimi kurutmuş, vüduduma alev aldırmıştı kafamı hafif kaldırıp gözlerimin odağına güneşi aldım. Gözlerimi hafif kırpıştırdım zira güneş ona bakmama izin vermiyordu. Lakin o kadar inat etmiştim ki bu sefer devreye elimi soktum parmaklarımı açıp güneşle aramda barikat kurdum ve böyle bakmaya başladım. Şimdi güneş ışınları parmaklarımın arasından süzülüyordu. Yakıcı sıcaklığını parmaklarıma üfleyip geçip gidiyordu. İsmim uzaklardan bir yerlerden telaffuz edildiğinde istemesemde kafamı o tarafa çevirdim. Pencereden bana bakan babamı gördüm. Beni görünce yüzündeki endişe kırıntıları kaybolurken tatlı bir gülümseme peydaoldu.
"Seni küçük cadı nerelerdesin sabahtan beri seni arıyorum."
Ellerimle üzerimi silkeleyip "buydayım" dedim. "Hadi gel küçük cadı yemek yiyeceğiz seni bekliyoruz."
Kafamı sallayıp minnak bacaklarımla kocaman adımlar atıp eve gitmeye çalışıyordum. Babamın gülme sesi kulaklarıma dolduğunda kaşlarımı çatıp ona baktım."Ben çocaman kışım yeden gülüyoşun bana?"
"Sen varya ilerde çok büyük bir kadın olucaksın benim tatlı kızım." Bu sefer gülen ben oldum. 'Eyvet ben iyeyde çook büyük zokzor oyucam' hayaller içinde bir adım daha attığımda önümdeki taşı görmeyip düştüm. Gözümden bir damla yaş düşerken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Çünkü ben güçlü bir çocuktum.
Gözlerimi bacağıma çevirdiğimde kanadığını gördüm. Bu sefer daha yeniki telkinim başarısız olmuştu. Olduğum yere oturup ağlamaya başladığımda içeriden annem ve babam koşarak geldi. Annem sevgiyle beni sarmalarken babamsa bana içinde cesaret bulunan söz naaraları söylüyordu.
"Bak küçük cadım. Her düştüğünde daha kuvvetli kalkasın ki ne kadar güçlü olduğunu kendine ve çevrene gösterebilesin. Hem böylelikle insanlar artık seni ne kadar çok yıkmaya çalışırsa çalışsın sana hiçbirşey olmaz. Çünkü sen artık çok güçlü olmuş olucaksındır."
"Ama çok acıyo." Yüzünde bir gülümseme peydaoldu ardından şefkatli sesiyle beni sarmaladı.
"Biliyorum. Çünkü senin canın her yandığında bunun bin mislini ben yüreğimde hissediyorum."
Göz yaşlarımı kolumun tersiyle silip babama baktım. Bana umutla bakıyordu. Evet ben güçlüydüm. Beni kimse düşüremezdi.
Yerden destek alıp ayağa kalkmaya çalıştığımda canım yandı ve olduğum yere geri oturdum hüzünle babama baktığımda onun o gözlerindeki umudu ve gururu gördüm tekrar ayağa kalkmaya çalıştığımda biraz canım yanmıştı ama başarmıştım kocaman gülümsemeyle babama baktığımda gururla beni kucağına alıp yanağımdan öptü.
"İşte benim cadım!"
Gözlerim açılmak için uğraş verirken beynim verdiği narkozla kaldığı yerden devam etmesini sağlıyordu. Beni derin karanlığına çekmeye çalışıyordu. Gözlerim de almış olduğu narkozun etkisiyle uğraşına son verdi.
Ve beynime itaat etti.'Küçük cadım.'
'Yapabilirsin.'
'Ayağa kalkabilirsin'
Beynimin her bir köşesinden bir ses yükselip beni ayağa kalkmaya zorlarken beynim sesleri kesip parçalamaya başlıyor banaysa uykuma devam etmemi emrediyordu. Zaten uykuya aç olan zihnim bunu hemen kabullenip beynime itaat ediyordu. Beynim ne derse koşulsuz yerine getiriyordu.
'Sen benim kızımsın.'
'Sen babanın kızısın.'
'Ve aradığın o güçlü mücevher senin kalbinde saklı.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Ciencia FicciónMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...