Etham ellerimi ayaklarımı bağlamış ağzımı bantladıktan sonra beni de kızların yanına bırakmıştı. Tabi gitmeden önce cebimdeki telefonu da almayı unutmamıştı. Ailemi arayıp onlara olduğum yeri bildirme planım suya düşerken yüzümü hafif buruşturdum.
Etham daha sonra tam karşımızda duran şöminenin yanına giderek şömineyi yakmaya çalıştı. Bir süre uğraşdıktan sonra şömine yandığında o da diğerleri gibi başka bir odaya geçmişti. Artık bu odada sadece tutsak olan biz kızlar kalmıştık.
Şöminenin sıcaklığı üşümüş olan bedenimi sarıp sarmalarken gevşemeye başladım. Vücudum bu sıcaklığı bekliyormuş gibi anında gevşerken. Algılarımsa çalışmayı yitirip beni uykuya davet ediyordu. Bu fikir her ne kadar cazip gelse de hemen algılarımı toparlayıp bileklerimdeki ipi çözmeye çalıştım. Çünkü buradan kaçmam gerekiyordu. Eğer şimdi uyursam onlara kazandığını göstermiş olurdum ve ben bunu asla ama asla istemiyordum!
İpleri çözmek için her ne kadar uğraşırsam uğraşayım bunun bir faydası yoktu. İpleri sıkı bağlamıştı Etham. Böyle kurtulamayacağımı anladığımda algılarımı başka bir şeye vermeye çalıştım. O sırada yanımda duran iki kız aklıma gelince kafamı hemen onlara çevirdim.
ikiside yirmili yaşlardaydı. Kızlardan biri altın kahve saçlara ve yeşim gözlere sahipken diğeri türk kahvesi saçlara ve kahverengi gözlere sahipti. Belki birbirlerini tanıdıkları için belki de korktuları için iyice birbirlerine sinmişlerdi.
Sıcak iyice kendini belli ederken kafamın öne düşmesine engel olamadım. Onlara kazandıklarına dair belirtileri daha şimdiden vermeye başlamıştım.
*******
Vücuduma dokunan elleri hissettiğimde ilk başta uykum daha ağır gelse de elleri daha çok hissetmeye başladığımda bir hışımla gözlerimi açtım. Bu sefer karşımda hafif uzun kırmızı saçlı ve açık mavi gözlü birini görmeyi beklemiyordum. Allah aşkına daha kaç erkek çıkacaktı bu evde karşıma!
Karşımdaki çocuğa baktım tahmini 23 yaşlarındaydı yani benimle aynı yaşlardaydı.
Bu sefer gözlerim ellerine kaydığında yarama pansuman yapmaya çalıştığını gördüm. Ona ihtiyacım olmadığını belirtmek için dizimi hafif kendime çektim. Dikkatini bu sefer bana verdi. Yüzüne gülümseme yayılırken. Daha yeniki yüzlere nazaran cidden güldüğünü gördüm. Bu garibime gidince hafif kaşlarımı çattım.
Boğazını temizlemek amaçlı hafif öksürüp sesini düzene soktu. "Selam ben İvan. Dur bir dakika." Ağzımdaki bantı çıkardığında konuşmasına devam etti. "Ve sende?"
"Sana ismimi neden söyleyim?"
"Çünkü arkadaşız."
"Bu kanıya nerden vardın?"
"Yarana pansuman yaptım."deyip elleriyle yaramı gösterdiğinde benim gözlerim de bir anlığına oraya kaydı. Düne nazaran daha iyi gözüküyordu. Tekrar kafamı kaldırdım. "Yapmasaydın ben mi yap dedim."diye yanıtladım onu.
"Hmm arıza bir kıza benziyosun." bunu daha çok kendine söylüyor gibi mırıldanmıştı.
"Sende avını iyileştirip geri öldürecek bir katile benziyosun."
Bu sefer kaşlarını çattı. "Belki de kurtuluyosundur."
"Bu dünyadan mı?"
"Evet. Belki de artık kendi dünyana dönmenin vakti gelmiştir melekcik." Duyduğum her melek ismi beni daha çok çıldırtırken tam ağzımı açmıştım ki yabancı odaya girdi.
"İvan sen onunla napıyosun? Hemen ağzını kapa şunun. Görüntüsü yetmezmiş gibi bir de sesini çekmek zorunda kalmayım." Gözlerimi kısık şekilde açıp ona baktım. En kötü bakışlarımı gönderiyordum şuan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Science FictionMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...