31.BÖLÜM-DAVET

45 4 21
                                    

Aynanın karşısında kendimi süzdüm. Dün aldığım kırmızı elbise üzerimde duruyordu ve dünkünden daha kadınsı duruyordum. Elbiseme uygun saç ve makyaj yapmışlardı. Zengin bir ailenin soylu kızına benziyordum. Oysa ben ne soyluydum ne de o kadar kibar bir hanımefendi....

Topuklu ayakkabımı da giydikten sonra küçük bir el çantası aldım ve odamdan çıktım. Annemgille birlikte arabaya doğru ilerlerken fazlasıyla gergindim. Takımelbiseli adamlar, şık giyinmiş bayanlar ve zengin züppeler bunlara oldukça uzaktım fakat kendimi herdaim tam da bu yerin ortasında buluyordum. Onlardan kaçış yoktu!
O zamanlar kendimi yolunu kaybetmiş bir kız çocuğu gibi hissediyorum ve bu gerçekten iğrenç bir duygu! Oraya ait olmadığımı biliyorum çünkü....

Araba ani bir frenle durunca kendime geldim. İşte gelmiştik esaretimin başlangıç yerine! Kapıyı açan şoföre baş selamı verip arabadan indim. Beklemediği bu hareket üzerine şaşırırken tebessümle karşıladı beni. Sanki birazcık da olsa gevşemiştim. Annemgili takip ettim. Birlikte içeriye girdikten sonra gelenlerin yanlarına uğrayıp onlarla mini diyaloglar kurduk. Gerçi annem konuştu desem daha doğru olur, ben sadece bana sorulan sorulara tebessümle yanıtlar veriyordum. Aynı tebessümle yanıtlar aldığımda insanların nekadar yapmacık olduğunu farkettim. Onların merak ettiği tek şey olanlardı beni merak etmiyorlardı. Tebessümleri ardında istedikleri tek şey sorularına bir cevap bulma umuduydu.

Kaçırılmamla ilgili herkez ayrı bir deften çalıyordu. Okadar çok soru sormuşlardı ki artık sıkılmıştım. Kısa cevaplar verip onları geçiştirmeye çalışsam da bunu farkettikleri halde edepsizce sorularına devam ediyorlardı.  Kimisi beni mafyanın kaçırdığını söylerken kimisi de sevdiğim adamla kaçtığımı söylüyordu. Hatta benim adam kaçırdığımı bile söyleyen vardı. Davetleri neden sevmediğimi bir kez daha hatırladım. Burası boş insanlarla dolu biryerdi sadece...

Bulunduğumuz bir masadan müsade isteyerek ayrıldım. Yanımdan geçen garsondan bir içecek aldıktan sonra kendimi terasa attım. Anlaşılan bugün zor geçecekti. Biranönce buradan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım, yoksa bunun gibi bir sürü saçma soruyla uğraşmak zorunda kalacaktım.
"Yorucu bir gün demek." Gökyüzüne bakarken Ayvazı başımla onayladım. Kesinlikle zor bir gündü!

"Nasıl kaçacağını mı düşünüyorsun?" Kaşlarımı çattım ve Ayvaza baktım. Nasıl anlamıştı?

"Bakma öyle bu davetlere sırf senin için gelirdim. Uzaktan seni izlerdim hep böyle teraslarda düşünür sonra bir şey bulup davetten kaçardın. Bense seninle konuşmak için sana  ne diyeceğimi bile bilemezken ortadan kaybolurdun." Kahkaha attım.
"Kaçmanın her daim bir yolunu bulurdum."
"Ona ne şüphe." Ayvazda güldü. Sanırım içeriye gidip boğulmaktansa burada Ayvazla eğlenceli bir konuşma yapabilirdim. Kesinlikle burada kalıp Ayvazla konuşacaktım!

Dolu dolu bir yarım saati ardımızda bıraktığımızda gülmekten karnım ağrımıştı. Ayvaz gerçekten tatlı ve sempatik bir çocuktu. Onunla eğlenceli sohbetler ediyordum ve beni asla sıkmıyordu. Sanırım hayatındaki tek yanlış şey bendim.  Onu gerçekten seven bir kadınla karşılaşmasını o kadar çok isterdim ki...

Bardak kırılma sesi geldiğinde daldığımdan ötürü yerimde sıçradım. Ardından arkamıza baktım. Levın yapmacık bir hareketle özür felan dilerken keskin bakışlarını bana dikti. Bu çocuk neden olmadık anlarda karşıma çıkıp duruyordu?Hem ona hala öfkeliydim. Bende onun bana baktığı gibi ona basarken iki adımda yanımıza geldi.
"Senin ne işin var burada?"

"Imm şey ben davet etmiştim. Sevinirsin sandım kötü mü ettim?" Kafasını kaşıyan Ayvaza baktım. Levının beni kaçıran adam olduğunu öğrense acaba ona bu kadar iyi davranır mıydı? Kesinlikle hayır! Ve ben artık ona gerçekleri söylemeliydim! Bu yaptığımız tek şey onu kandırmaktı!

MERİDA~AY'IN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin