9.BÖLÜM-BAŞ BELASI

56 7 33
                                    

Bedenim boşlukta süzülürken son darbeyi bekliyordum. Yere çarpma ve yok olma kısmını. Gözlerimi kapattım. Böylelikle daha az korkuyordum hem böyle daha zevkli hale geliyordu. Kulağıma etrafımdaki sesler doluşurken beni daha çok rahatlatıyordu.

Uzaklardan kuş cıvıltıları kulaklarıma dolarken aynı zamanda su sesleri de dolduruyordu kulaklarımı, sanırım bir yerlerde şelale vardı. Vücudum gevşerken kendimi daha çok saldım. Gerginliğim ve korkum yok olmuştu. Sonsuz bir boşlukta süzülüyordum.

Bedenime son bir darbe daha gelicekti ve bu dünyadan tamamen soyutlanıcaktım. Hem...hem belki gerçek ailemi de bulabilirdim. Ya buradaki ailem?

"Baş Belası!" Levının haykırışını duyduğumda gözlerimi açtım. Böylelikle büyü bozulurken vücudumu tekrar korku esir aldı. Levın sinirden yukarıda köpürüyordu. Gözlerinden de ateş saçıyordu. Onu sinirlendirmiş miydim? Bu sefer gerçekten mutlu oldum işte benim üzerimde hakimiyetini asla kuramıyacaktı.

Levın dehşet şaçan gözlerini üzerimde sabitleyip tişörtünü çıkardı. Kaşlarımı çatıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Ardından yüzünü gök yüzüne çevirip gözlerini kapattı. Siyahlar içine büründüğünde hala olanları anlamaya çalışıyordum. Siyah sis etrafını sarmıştı ardından etrafından ayrıldığında onu gördüm. Onu ve arkasındaki iki siyah kanadı, gözlerim dehşetle açıldı.O da ben gibi kendini kayadan aşağı atıp süzülmeye başladı.

Aman tanrım onun kanatları vardı!

O..o uçuyordu!

Beynim tehlike çanları çalarken bense düşüşümü hızlandırmaya çalışıyordum. Artık ölüm daha cazip gelmeye başlamıştı. Havada kulaç atıp yerle buluşmamı daha hızlı bir hale getirmeye çalışıyordum.

Levın kanatlarını çırpıp havada süzülmeye devam ederken ne tür varlık olduğunu artık kavrayamıyordum. Karanlıkların lordu gibi davranıyordu ve evrendeki tüm siyahlıklar ona boyun eğip diğer renklerin infazını gerçekleştiriyordu.

Bana iyice yaklaştığında kurtulmak için bende havada kulaç atmaya başladım. Kulaklarıma kahkaha sesi dolarken bense aynı şekilde kulaç atmaya devam ediyordum. Ama şuan farkettim de bu gerçek bir kahkahaydı! O ilk defa gülüyordu!

"Baş belası boşuna ugraşıyorsun seni benden başka birinin öldürmesine izin vermem."

Üzerime doğru süzüldü
beni dizimin altından ve belimden kavradığında yakalandığımı anlamıştım. "Yakaladım seni melekcik."

"Bırak beni."
Elimle onu çıplak göğsünden ittiğimde bir inleme döküldü dudaklarından ve ardından beni bıraktı. Ağzımdan bir çığlık kaçarken tekrar yakaladı beni. "Tam bir baş belasısın." Sitemle dolu bir şekilde söylemişti.

Korkuyla yüzüne baktığımda bunu farketti ve güldü. Ardından bakışlarımı arkasındaki kanatlara çevirdim. Siyah ve görkemliydi. Aman tanrım bu adam neydi!
Başım dönüp midem bulanmaya başladığında bayılacağımı farkettim. Gözlerim kapanmak üzereyken onu gördüm. Biri kalbinin üstünde diğeri tam yanında kırmızı halde orada duran el izini. El izimi...

Teni tenimle kavruluyordu!

Başım iyice dönmeye başladığında kafam oraya el izimin üzerine kalbine düştü. Kalbindeki ritim adrenalin gibi anında yükselirken dudaklarından bir mırıltı döküldü.

"Kokun senden iğrendirecek kadar güzel melekcik!" Ve ardından bir boşluğa düştüm. Tüm bedenim fonksiyonlarını yitirirken gözlerim de bu dünyaya kapandı.

Artık karanlıkla buluşma vaktiydi.

*********

Bedenim kendine gelmeye başladığında yerden doğruldum. Etrafım komple yeşil ağaçlarla bezenmişti. Masmavi gökyüzü kendini belli ediyor. Hafif serin rüzgar havada oynaşıyordu. Neredeydim ben?

MERİDA~AY'IN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin