Merdivenin son basamağında olan İvana yetişmek için neredeyse koşar adım merdiveni indim. Son basamakta ayağım takılması sonucu yeri boylayacakken İvan belimden tutup sert düşüşümü engelledi
"Asi olduğun kadar da sakarsın demek." Ona göz devirip kollarından kurtuldum. Etrafta göz gezdirdiğimde masada yemek yiyen iki kızı gördüm. En son gelen kız salonda bir köşeye oturmuş öylece boş duvarı izliyordu. Bakışlarımın onda olduğunu farkedince kafasını kaldırdı ve cool gri gözlerimle göz teması kurdu. İçten bir gülümseme bahşettiğinde bana bende aynı şekilde ona karşılık verdim.
Buradaki kötü günlerime nazaran ne kadar da içimi ısıtmıştı bu gülümseme! "Güzel kız değil mi?" Kulaklarımın dibinde İvanın mırıltı gibi çıkan sesini duyduğumda sert bakışımla ona baktım. Evet çok güzel kızdı ama bu güzelliği İvanın özellikle onu kaçıran bir adamın heba etmesine izin veremezdim. "Ona sakın dokunma!"
İvanın gözlerinde hafif bir dalgalanma oldu. Gözlerinde özlem ve aşk gibi safi duygular vardı. "Merak etme ondan başkasına dokunmam ama siz ikinizede yardım ederim."
"Bizim senin yardımına ihtiyacımız yok!"
"Yapma Merida ben iyi biriyim. Onlar gibi değilim hala farkedemedin mi bunu?" Gözlerinde hüzün hüküm sürerken aslında duygularını benden saklamadığını farkettim. Ve evet dediği gibi o iyi biriydi ama ona ne kadar güvenebilirdim işte bunu bilmiyordum.
Karşımda duruşunu hemen toparladı beni masaya doğru çekiştirip zorla oturmamı sağladı. "2 gündür bir şey yemedin aç olmalısın hadi bir şeyler ye." Gözlerimi kocaman açıp arkamdaki İvana baktım. Hem bizi kaçırıp hem nasıl bu kadar iyi olabiliyordu. Gözlerindeki dürüstlüğü de gördüğümde artık ona inanıp inanmama arasında ikileme de kalmaya başlamıştım.
"İvan pek iştahım yok." Nazikçe masadan kalkmaya çalıştığımda İvan omuzlarımdan çökerek zorla beni geri otutturdu. "Buradan kaçmak istiyorsan bünyenin zayıf düşmesine izin verme." Güzel bir gülümseme bahşedip maviş gözleriyle göz kırptı. Ardından kızıl saçını düzeltirken çok sempatik durduğunun farkında değildi. Tekrar ağzımı açmıştım ki biri benim yerime konuştu.
"Bırak onu yemiyecek. Yemek istiyorsa çağırdığımda gelmeliydi." Kapıdan elindeki odunlarla giren Levına baktım. Daha yeni ki huzurumdan bir parça bile kalmazken bu adamdan cidden nefret ettiğimi farkettim. İvan haklıydı bu kötü insanların içindeki iyi kalpli olan tek insan oydu.
"Levın olayı kişiselleştirme bizim görevimiz onları almaktı aldık. Onlara kötü davranmak değil. Unutma onlar senin hayatını mahvetmedi sen onların hayatını mahvediyorsun." İvan sinirle kelimelerini söylerken elini de yumruk yapmış sıkıyordu.
Kulağıma yere bir şey çarpma sesi geldiğinde gözlerimin odağı bu sefer Levındı elindeki odunları yere atmış o da İvan gibi keskin ifadeyle karşısına bakıyordu. "İvan kendine gel rütbemi unutma yoksa ben hatırlatmak zorunda kalırım."
İvan keskin bakışlarını sürdürmeye devam ederken bir şey demedi. İçeriden acı dolu bir çığlık yükseldiğinde hepimiz oraya baktık. İvan ve Levın bakmayı bırakıp oraya doğru adımladığında bende onları takip ettim.
İçerideki odada Liam uyuyordu ve acı dolu boğuk sesler çıkarıyordu. Vücudundan damlacık halinde ter yattığı yüzeyle buluşurken oysa yattığı yerde kıvranıyordu. Acı çektiği belliydi. İvan ve Levın göz temasıyla anlaştıkdan sonra onu uyandırmaya çalıştılar ilk başta başarılı olamasalarda Levın masadaki bir sürahi suyu üzerine boşaltınca derin bir solukla uyandı. Yüzüne herzamanki keskin ifadesi yerleşirken çeviklikle yataktan kalktı. Sinirli bakışını üzerime diktikden sonra bize pek aldırmadan hızla kapıya doğru ilerledi. Kapıya geldiğinde önünde duran bir kızı eliyle savurup geçip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Ciencia FicciónMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...