Bedenimdeki üşümeyi bir kenara bırakıp cevabıma odaklandım. Ben rüyamda Âvadaydım ve zebani denilen varlık gerçekten orada vardı, artık iyice bu adamların ne tür bir varlık olduğunu merak etmeye başlamıştım.
Odadan çıkıp alt kata indiğimde herkez bir köşeye kurulmuş oturuyordu. Gözlerimi İvana değdirdiğimde anında Levının soğuk bakışları beni buldu. Gece gözlü adamdan korkuyordum!
Hem onun kurallarından çıkmamalıydım, enazından onun gözü önünde! Çünkü Levından alacağım daha çok cevap vardı. Bende geçip bir köşeye kuruldum. Vakit geçmek bilmezken sıkıntıdan patlıyordum.
Aklıma ailem geldiğinde onları düşünmeye başladım acaba şimdi napıyorlardı? Beni çok özlemişler miydi? Ben onları çok özlemiştim. Olduğum yerden doğrulup mutfağa doğru yöneldim bir şeylerle uğraşırsam belki birazcık rahatlayabilirdim. Boğazımdan geçmeyen yumru bir ihtimal geçerdi.
Mutfağa gittiğimde dolabı açıp baktım. 3 yumurta, peynir ve zeytinden başka bir şey yoktu. Kenarda da 2 ekmek duruyordu. Sanırım burada da yapılacak bir şey yoktu.
Oradan da çıkıp tekrar salona döndüm. Erkeklerin arasında hararetli bir konuşma vardı. Yanlız Levın arada bu konuşmaya dahil oluyordu. Konuştukları konuysa bekledikleri işaretti. Gerçekten neyin işaretini bekliyorlardı artık bende çok merak etmeye başlamıştım. Bunu bi ara Levına sormalıydım. Aklımın bir kenarına not ettim ve onları dinlemeye başladım. Levının bi ara saliselik olarak gözleri beni bulsada hemen geri çevirmişti kafasını aklıma anında odada olanlar geldiğinde içimi bi huzur kaplamıştı. Bu huzur da neydi böyle? Artık bu beden benden ne istiyordu anlamıyordum. Beni kaçıran adama karşı garip tepkiler veriyordu oysa ondan nefret etmesi gerekmez miydi?
Odadaki hararetli konuşma devam ederken artık bekledikleri işaret her neyse iyice sabırsız olduklarını gördüm. Polislerin peşlerinde olduğunu enselenmeden biran önce bu işten kurtulmak istediklerini söylüyorlardı. Bekledikleri işaret bizi öldürme emrimiydi yoksa! Çünkü İvan eğer dönersek öleceğimizi söylemişti.
Ardından bu olayı Levın ve İvanın inkar ettiği geldi aklıma. O günün rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu hala bilmiyordum. Her zerrem çığlık çığlığa gerçek olduğunu bağırsada Levın ve İvan inkar ediyordu. Bunu birde kızlara sormalıydım. Erkeklere son bir defa göz atıp yavaşca Adanın yanına gittim.
"Ada dün olanları hatırlıyor musun? Dün biz seninle buradan kaçtık değil mi?"
"Hayır öyle bir şey olmadı nerden çıkardın iyi misin sen?" Gerçekten öyle bir an yaşamamış gibi duruyordu. Yalan söylemediğine emindim. Hatta endişeli bir şekilde beni süzüyordu sanki bir yerime bir şey olmadığından emin olmak ister gibiydi.
"Ada lütfen iyi düşün ve tekrar cevapla. O adamlar böyle söylemen için seni tehditetmiyor değil mi?" Başını iki yana salladı hayır anlamında ardından sözleri de bu hareketini onaylar cinsdendi.
"Merida hayır öyle bir şey olmadı olsa neden yalan söyleyeyim ki sana. Sence öyle bir şey olsa onların dediğini umursar mıyım? Benim için sen önemlisin bu arada cidden iyi misin sen?" İyiyim anlamında kafamı sallayıp düşünceli bir şekilde ayağa kalktım. Artık hayatım iyice boktan olmuştu. Gerçek dediklerim rüya. Rüya dediklerim gerçekti. Keşke şuanda bir rüyanın içinde olsaydım kim bilir belkide gerçekten de bir rüyanın içindeydim!
Düşünceli düşünceli üst kata çıkarken aynı anda iki tane vaveyla döküldü dudaklardan olduğum yerde durup arkamı döndüğümde Liam ve Ava yerde kıvranıyordu. İkiside kendi boynunu tutmuş yerde kıvranıyordu. Hemen koşup Avaya yardımcı olmaya çalıştım ona dokunduğumda şiddetli bir elektrik çarparken bir güç beni geriye savurdu şok içinde onlara bakarken odadakilerde bir bana birde yerde kıvranan Liam ve Avaya bakıyordu. Daha yeni ne olmuştu öyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİDA~AY'IN KALBİ
Ciencia FicciónMerida ay tozundan yaratılmış bir melek onunsa aşık olduğu adam Levın. Bu iki melek kalplerindeki aşkı öldürebilecek midir? Yoksa onların etrafını saran yıkımın altındaki enkaz mı olucaklardır? birbirlerine kati surette haram kılınan Merida ve Levın...