29.BÖLÜM-SİNEMA

58 4 20
                                    

Ayvaz içeriye telaşla girerken yerdeki parçalara baktı. "Noldu iyi misin sen?" Onu başımla onayladım ve yerdekileri toplamaya başladım.
"Camı açınca rüzgardan oldu." Kısa cümleyle onu geçiştirdim. İnanmayan gözlerle bana baksada sorgulamdı aynı zamanda o da eğilip toplamaya başladı. Ensonunda işimiz bittiğinde rahat bir nefes verip yatağa oturduk.

"Hazırlan gidiyoruz." Yüzündeki keyifle bana bakıyordu. Eğlenen ifadesine bakılırsa her nereye gidiceksek baya eğleneceğimiz belliydi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sinemaya!" Yüzümde muzhip bir bakış oluşurken sonradan ailemin izin vermeyeceği aklıma geldi ve yüzümü astım.
"Gelmek istemiyor musun?"
"Hayır tabikide gelmek istiyorum sadece ailemin izin vereceğini zannetmiyorum. Bu son olanlardan sonra malum iyice düştüler üstüme." Mümkünmüş gibi omuzlarımı biraz daha düşürdüm. Gerçekten gitmek istiyordum sinemaya. Belki bir komedi filmi iyi gelebilirdi. Ruhumu bulunduğu araftan çekip çıkarabilirdi sanki...

"Onu dert etme ben hallettim." Gözlerim sevinçle açılırken ona sarıldım. "Bir gün bana benim isteğimle değil de kendi isteğinle sarılacağını biliyordum ama bu kadar erken beklemiyordum." Dudakları memnuniyetle yana doğru kıvrılırken bense geri çekildim.
"Hadi çık da üzerimi değiştiriyim."
"Sorun yok böyle de gelebilirsin. Nişanlımın aşırı güzel olup da milletin ona bakmasını istemiyorum." Göz devirip onu kapıya doğru çekiştirdim. Odamdan dışarı attığımda suratına kapıyı kapattım. Dolabımı açıp icindekilere bakarken. Beyaz, çiçekli bir elbisede karar kıldım. Altına beyaz spor ayakkabılarımı giyerken saçımı sadece taramakla yetindim. Dudağıma da hafif parlatıcı sürdükten sonra hazırdım. Kenardaki çantayı ve kot ceketi aldım ardından odamdan çıktım.

Salonda beni bekleyen annem ve Ayvaz vardı. "Tatlım acaba gitmeseniz mi benim içime hiç sinmiyor." Üzgün bakan annemi gidip yanağından öptüm. "Merak etme hiçbir şey olmayacak." Ardından kapıya doğru ilerledim. Ayvaz da anneme bir şeyler mırıldandıktan sonra peşimden geldi. Tahminen ona emanet olduğumu felan söylemişti.

Kendi kapımı açıp oturduğumda Ayvaz da kendi kısmına oturdu ardından yolalmaya başladık. Geldiğimizde hızlıca indim ve Ayvazın arabayı parketmesini bekledim. Yanıma geldiğinde komedi filminde karar kıldık. O biletleri alırken bende kenardan içecek ve yiyecekleri hallettim.
"Ben alırdım."
"Sana borçlu kalmak istemiyorum."
"Ben senin nişanlınım." Omuz silktim ve ağzıma patlamış mısır attım.
"Baş belası." Gülerek dediği kelime bana Levını hatırlatırken iç organlarım tekme yemiş gibi oldu.
"Filmin saatine daha var yemeğe ne dersin?" Olur anlamında başımı salladım. Bir menüde kararkıldıktan sonra rastgele bir masaya geçtik ve siparişimizin gelmesini bekledik.

"Pişman mısın?" Sorusuyla birlikte etrafta olan bakışlarımı Ayvaza yönlendirdim. Anlamazken kaşlarımı çatıp baktım. "Ne için pişman mıyım?" Masanın üstündeki parmaklarıyla oynarken bakışlarını kaçırdı. Titrek bir nefesi ortaya koyarken bakışlarını tekrar bana çıkardı.
"Benimle nişanlandığın için pişman mısın?" Düşündüm. Pişman mıydım?
Onu seviyor muydum? Hayır!
Peki pişman mıydım? İşte bunu bilmiyordum. Hiç düşünmemiştim.

Sanırım ona gerçeği söylemeliydim. Derin bir nefes aldım ve onu yanıtladım. "Bilmiyorum. Yani seni sevmiyorum bunu sende biliyorsun söylemiştim sana." Gözlerine baktım.
"Sana yalan söylemek istemem ama gerçekten bilmiyorum çünkü seninle nişanlandım diye pişman mıyım yoksa değil miyim hiç düşünmedim." Bakışları yumuşadı ve masanın üzerinden elimi tuttu.
"Bana her daim böyle açık ol olur mu? Asla üzülürüm diye düşünüp çekinme. Ben senin böyle açık sözlülüğünü seviyorum." Elimi tutan elini sıktım ve içten gülümseme bahşettim. Ayvaz gerçekten iyi birisiydi ve mutlu olmayı hakediyordu.

"Hadi kalkalım filmin saati geldi." Onu başımla onayladım ayağa kalkarken ceketimi de elime aldım. Ayvaz çantamı masadan alıp uzatırken nazikçe beni yönlendirdi.

MERİDA~AY'IN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin