"Kilivila dilinden bir sözcük; "Mokita". Herkesin bildiği fakat söylemediği veya dillendirmeye cesaret edilmeyen, gerek duyulmayan gerçekler demekmiş. (Papua Yeni Gine'de konuşuluyor)." (Twitter'dan bir tweetten alıntı)
Kadın gözlerini kırpıştırırken, önündeki karanlık yola arabanın camından tekrar baktı. Ya da daha doğrusu bakmaya çalıştı çünkü yağmur damlaları tüm şiddetiyle yere çarparken arabanın camı da bu şiddetten nasibini alıyor ve kadının görüşünü sıfırlıyordu. Kadın ağzının içinden mırıldanarak konuştu. "Birileri gene Poseidon'u kızdırmış,ha?" Dün okuduğu kitabın etkisinde boş arabanın içinde pürüzlü sesi mırıldanmasını kendisi bile zar zor duymuş ve yağmur damlaları daha şiddetli gökten düşmeye başlamıştı. Arabasını çalıştırırken biraz endişeliydi ama yavaş süreceği için sorun olmayacağını düşündü. Yarım saat geçmiş ve otabandaki trafikten daha yeni çıkabilmişti. Normalde beş dakikada aldığı yolu yarım saatte hız yaptığı halde ancak geçebilmişti ve önünde bir saatlik yolu daha vardı. Yolun boş olmasını da fırsat bilerek gereksiz birkaç işini arabada halledip, evinde canını sıkmadan oturmak istedi.
Gereksiz işi de kocasını aramaktı.
Telefonunu arabaya binerken
yolcu koltuğuna atmıştı. Yoldan gözlerini ayırmadan telefon görüşmesi için koltuktaki telefona uzanarak, telefonunu eline alıp birakaç tuşa basarak 'kocasını' aramaya koyuldu."Sahte Koca," diye kendi kendine konuşarak ruhsuz bir gülüş sergiledi. Kafayı yemesine son bir kaç yılı kalmış gibi hissediyordu. Ruhu çekilmiş ve o bir zamanlar hayranı olduğu para bile mutluluk vermiyordu ona. Bir zamanlar bu para sevdası yüzünden kaybettiği arkadaşıyla yaptığı konuşma aklına geldi.
"Bu evliliği yapmayı düşünüyorum. Benim için her açıdan çok faydalı olucak. Bir evliliğin de zaten tüm amacı bu değil midir? Karşılıklı bir alışveriş?" diye sakin bir sesle konuştu. Yaşadığı tüm olaylar o kadar üst üste gelmişti ki artık kimseye kendini bağıra çağıra anlatacak hali yoktu ama arkadaşı Aslım'ın hala hayata karşı sinirlenecek hayat enerjisi vardı. Bu kavga kaçınılmaz oluyordu böylelikle.
"Bu kabul edilemez. Resmen seni satın alıyorlar."diye bağırırken arkadaşı ile benzerliğini gördü. Bu fikri ilk duyduğunda o da aynı şeyi düşündüğünü söylemedi. Dişlerini dudaklarına geçirirek karşındaki kadının neden en yakın arkadaşı olduğunu bir kez daha anladı.
"Bunu yapmayı sen kabul etmiş olabilirsin ama ben kabul etmem, anlıyor musun? Benim kardeş bildiğim kadın kendine bunu yapacak kadar alçalamaz. İzin vermiyorum." Aslım'ın çırpınışlarının boşuna olduğunu anlatmak isterdi, Azra. Hayatını değiştirmek için tek şansı buydu ve yapacaktı.
"İzin almıyorum. Yapacağım dedim bile ve sözümden geri dönmem. Beni biliyorsun," Aslım artık bağırıp çağırarak onu vazgeçiremeyeceğini anlayınca derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Ailene söyleyeceğim ve seni memlekete geri götürecekler." Aslım odanın içine pimi çekilmiş bir bomba bırakmıştı. Oda sessizliğe bürünürken arkadaşını izledi, Aslım. Azra'nın gözündeki nefret ve öfke belki istediği duygular değildi ama hiç değilse arkadaşı biraz da olsa o ölü ifadesinden kurtulmuştu.
Azra hızla ayağa kalkıp odanın içinde tur atmaya başladı. "Bunu yapamazsın. Her şey için ama her şey için çok geç. İmzalar atıldı. Ben bunun tazminatının altından kalkamam. Bu iş olmak zorunda, bunu yaparak beni ailemden edersin. Elinden başka bir şey gelmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita Aşk
General Fiction"Ne var biliyor musun? Sana zerre inancım da güvenim de yok." Alp kafasını iki yana sallayıp telefonu hoparlörden alıp direkt kulağına götürdü. Söylediği her kelimenin, kadının zihninine kazılmasını istiyordu. "Benden daha fazla para veren birini b...