Bu kesiti yazarken dinlediğim şarkıyı buraya bırakıyorum. İyi okumlar :)
Annesinin gözlerine bakıp söyleyemediği ağzında zehir zemberek bir tad bırakan o yalanı söyledi. "Seviyorum."
İçi kor olup yanarken, içindekilerin hep tam tersini söyledi aslında.
'Sevmiyorum.'
"Çok seviyorum, anne." Biraz daha kadına sıkı sarılırken kadının kokusunu içine çekti. Bir daha o saf masum kız olamayacağını biliyordu.
'Hiç sevmiyorum, anne.'
Gözyaşları gözlerini kör edince hıçkırmamak için elini ağzına götürüp ısırdı, Azra.Bu yalan ne yenilir ne yutulur cinstendi... Derin bir nefes aldı ama nefesleri boğazına dizildi.
"Çok seviyorum, anne. O kadar çok seviyorum ki onu... Canım yanıyor." Azra içinden kendine lanet etti nefesi onun son nefesi kadar acı vericiydi. Düğüm düğümdü nefesleri.
'Onu o kadar çok sevmiyorum ki anne, canım yanıyor...'
"Güzel kızım, ben anlayamıyorum." Neriman Hanım kızını geri çekip gözlerine bakmak istese de Azra daha sıkı sarıldı. Keşke hep bu anda kalsam dedi içinden, annemin kolları arasında beni korusa kimseye vermese dedi.
"Madem bu kadar çok aşıksın seviyorsun neden ağlıyorsun? Seni içerde istiyorlar kızım, mutlu olsana. O mu seni sevmiyor yoksa? Eğer seni sevmiyorsa bırak gitsin yoluna güzel kızım, seni sevmeyen adamla ömür mü geçer? Geçmez. Evlilik iki kişiliktir, birinin sevgisiyle olmaz, Azra. Mahvolursun kızım."
Kızının sırtını sıvazlarken olanı biteni anlayamadığı için sinirleniyordu. Kızı hep soğuk bir insan olmuştu. Peki bu canı çıkarcasına ağlayan kız, kimin kızıydı? Kızının canını bu kadar çok mu yakıyordu, o adam?
"Ben seni yerde bulmadım, canım kızım. Şimdi gidiyorum ve toplayın pılınızı pırtınızı çıkın gidin evimden diyorum. Benim kızımımın, canını kimse bu kadar yakamaz. Bırak beni, Azra. Seni sevmeyen adam-"
"Seviyor, anne." Annesini daha da sıkı sarıp söylemişti bu cümleleri bir nefeste. Dişlerini biraz daha sıktı. "O kadar çok seviyor ki beni... Bana canım diyor. İnsan hiç canının canını yakar mı? Bana bağıramıyor bile, kıyamıyor."
Aklına adamın herkesin önünde kendisini nasıl rezil ettiği geldi. O günkü canının yanışını utancını düşündü. "Bana o kadar değer veriyor... Beni o kadar başka bir yere koyuyor ki, onun için bambaşkayım." Adamın onu babasıyla yakıştırması aklına geldi ve midesi bulandı. Bu nasıl bir iğrençlikti böyle?
'Hiç sevmiyor, anne. Bazen öyle bir canımı yakıyor ki ben bile canımın bu kadar yanabileceğini bilmiyordum diyorum arkasından. Bazen bana kendimi o kadar değersiz hissetiriyor ki, o kadar küçük görüyor ki utanıyorum.... Ancak ellerime bakabiliyorum. Bile isteye o kadar canımı yakıyor ki... Kurtar beni, anne. Al beni verme onlara. Senin yine o küçük kızın olayım istiyorum ama izin vermeyecekler biliyorum.'
Yavaş yavaş geçmişe doğru gidiyoruz..
Yorumlarınızı bekliyorum bu kesit hakkında :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita Aşk
Ficción General"Ne var biliyor musun? Sana zerre inancım da güvenim de yok." Alp kafasını iki yana sallayıp telefonu hoparlörden alıp direkt kulağına götürdü. Söylediği her kelimenin, kadının zihninine kazılmasını istiyordu. "Benden daha fazla para veren birini b...