Bu bölüm geçen bölümde verilen yorum sınırının dahi geçilmemesine rağmen geldi. 2K küsür okunan bölümde en azından yorum sınırını geçseydiniz... Benim bu sitede yazmamın en büyük sebebi aktif bir şekilde hikaye içinde etki alabilmekti ama gelelim ki ben bu etkiyi tam olarak alamıyorum ve sizi artık emeğe saygı olarak oy vermeye ve yorum yapmaya teşvik etmekten gerçekten yoruldum. Bölüm dışı aktifliği geçtim zaten artık onda değilim ama kitapta altmış yedinci bölüme kadar geldiyseniz eğer, artık emeğe saygı olarak en azından bir oy atın ve yorum yapın.Oy veren ve yorum yapanlara şimdiden teşekkürler.
🍏🍏🍏
Bölüm Şarkısı: Teoman - Renkli Rüyalar Oteli
"Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz..."
Ahmet Hamdi Tanpınar | Saatleri Ayarlama Enstitüsü
🍏🍏🍏
Çok huzurlu bir uykunun kollarından irkilerek uyandım.
Dışarda batan güneşin turuncu kızıl ışıkları odayı doldurmuştu. Gözlerimi kıstım. Saat kaçtı?
Gözlerim hızla komidindeki saati buldu. Saat akşam beşe geliyordu. Kaç saattir uyuyorduk? Sekiz saati geçmişti değil mi?
Yavaşça hareketlenirken arkamı döndüm. Belimdeki eli belli belirsiz belimi kavramış olan o kaslı çıplak gövdesiyle uyuyan adamı gördüm. Yüzünde derin huzurla uyuyan bir adam. İç çektim. Benim kocamdı.
Elim benden istemsiz dün geceden şişmiş olduğunu bildiğim kırmızı dudaklarına gidecek gibi oldu ama son anda vazgeçtim. Dudaklarımı ısırırken onun dudaklarından bir öpücük almak istemiştim.
İlk ben uyanmamalıydım. Filmlerde hep erkekler önce uyanırdı, kahvaltı hazırlar sonra kadını uyandırırdı ama ben galiba o şansı uyanarak bir tık kaybetmiştim.
Alp'i uyandırıp uyandırmamak arasında kalsam da dün geceden sonra dinlemeye hakkı olduğunu düşündüm o yüzden sadece yüzünü izlemekle yetindim.
Dün geceden kalma görüntüler ansızın zihnimi yoklayınca vücudumda acı tatlı titreşimler oldu. Ne geceydi ama...
Ben yanaklarım öyle kızarıp bakarken bir anda belimdeki eli sertleşip beni kendine çekerek kafasını boynuma gömdü. Yuvası orasıymış gibi boynuma yerleştikçe yerleşti.
"Azra? "Uykulu boğuk sesi boynumda yankılanmıştı.
"Hımm?" Mırıldanma dudaklarımdan döküldü.
Mırıldanmam karşı boynuma bir öpücük kondurarak devam ederken, dudaklarının kıvrıldığını boynumda hissettim. "Dün çok güzel bir rüya gördüm. Başrolünde sen ve ben vardık."
Gülümsemem büyürken dudaklarımı ısırdım. Sıcak nefesi boynuma çarptıkça içim bir hoş oluyordu. Ellerim kendi iradeleri varmış gibi Alp'in saçlarına uzanıp onları sevdi. Kafasını boynuma daha çok bastırdı bu hareketimle.
"Nasıl bir rüyaydı?" Uyku mahmuru bir sesle konuştum.
"Hayatımın en güzel rüyasıydı." Dudakları boynumdan çeneme çıktı ve mavi gözleri ile göz göze geldik. Mavi gözlerine her baktığımda mavinin bambaşka bir tonunu görmeyi bırakacaktım, bilmiyordum. Belki bir ömür Alp'in gözlerinin maviliğinde kaybolacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita Aşk
Fiction générale"Ne var biliyor musun? Sana zerre inancım da güvenim de yok." Alp kafasını iki yana sallayıp telefonu hoparlörden alıp direkt kulağına götürdü. Söylediği her kelimenin, kadının zihninine kazılmasını istiyordu. "Benden daha fazla para veren birini b...