Doğu Yağız' bakıyordu Yağız da Doğu'ya ikisi de Alp'i hayatları boyunca böyle görmemişlerdi. Elleri ayakları birbirine girmişti. Normalde Doğu ve Yağız dağılır onları neşesiyle eğlencesiyle deliliğiiyle Alp toplardı ama bu durumda Alp'in toplanmaya değil hayata geri dönmesi lazımdı. Yağız Doğu'yu dürttü Doğu da Yağız'ı. Birbirlerine bakıp kafalarını olumsuz anlamda salladılar. Alp bankta oturmuş önüne bakıyordu. Onu dışında tek tepki olarak ara sıra verilen nefesleri ve hareket eden gözbebekleriydi. Yağız Doğu'ya hitaben mırıldanarak konuştu.
"Bizden bir halt olmaz."
"Ha şunu bileydiniz," diye mırıldandı Alp yerinde hafifçe hareket ederek. Yavaş yavaş kendine geliyordu. Azra iyileşecekti. O kadın öyle hemen pes edecek biri değildi. Sırf Alp'e bu yaptığı için ayağa kalkardı. Alp de tek kelim etmeyecekti. İsterse tüm hisselerini alsın başına çalsındı ama o yatağa bağlı kalıp onu mahvetmesin istiyordu. Aralarında üç yaş vardı. Daha önlerinde uzun bir ömür vardı. Yaşamak için koca bir ömür vardı. Sonuçta Azra yaşıyordu değil mi? Bu biraz daha rahat nefes almasını sağladı. Acıyan ses tellerine rağmen konuştu. Sesi hafif pürüzlüydü. "Doğu, yaşayacak değil mi?"
"Hayati tehlikeyi atlattı. Bir süre makinelerle nefes alıp vericek. Gözlerini açtığı zaman ameliyatın sonuçlarını görüceğiz."
Alp derin bir nefesi ciğerlerini çekmeye çalışırken ruhunun daraldığını hisseti. Kadının alacağı nefesten dahi etmişti kadına daha nasıl zararının daha büyük boyutlu olmaması için de dua ediyordu şimdi de. Hiçbir zaman dilinin kemiği olan insanlardan olmamıştı. Başına ne geldiyse açık sözlülüğü dobralığı yüzünden gelmişti ve Azra yani karısı içerde can çekişiyordu. İçine dolan nefretle birden ayağa kalkıp bir aşağı bir yukarı yürümeye başladı. Saçlarını sinirle çekiştirirerek öfkeyle bağırdı.
"Benim yüzümden orada. O orada nefes dahi alamazken ben burada rahatça nefes alıp veriyor, yaşıyorum. O orada gözlerini açınca hayatını mahvedecek haberi almak için uyanacak. Hayatını yatağa bağlı geçirdiğini kim söyleyecek? Peki ne tepki verecek? Ya da tepki verebilecek mi? Ben onu bitirdim. Bir insanın hayatını bitirdim. Yaşarsa eğer önündeki ömrü mahvettim. Ben bir katilin işlediği cinayetten de daha kötü bir günah işledim. O yatalak kalırsa her gün ölücek.O bana emanetti. O..." Nefes alamadığı için elini boğazına götürüp sıktı. Arkadaşları onu kendine getirmek için ne yapacaklarını bilmiyordu. Ama tepki vermesi iyiydi eğer o sessizliğe bürünseydi her şey daha kötü olucaktı.
Alp konuşmayı kesip bir aşağı bir yukarı yürümeye devam etti. Doğu ile Yağız ona bir süre izin verdiler ama artık tek başına kendi dünyasında kalmasını yeterli görünce ayağa kalkıp koluna girip onu banka oturttular.
"Neden senin yüzünden? Sen naptın ki? O arabada tek başınaydı? Ne oldu anlat bize?" Yağız grubun hep patavatsızı olmuştu. Olur olmadık yerde insanın yarasını deşecek sözler söylerdi bu çocukluğundan beri değişmemişti. Dopu Alp'in omuzlarının birden daha da içe çökmesiyle Yağız'a Alp'in arkasından hareket çekti. Yağız da omuz silkerek Alp'in omuzlarını kaldırıp banka yaslamaya çalıştı. Alp sessizdi. Soruyu duymamış gibiydi.
O yüzden Doğu da Yağız da sustu ta ki aradan bir saat geçince Alp konuşmaya başlayana kadar acile getirilen hastaları izlediler. Doğu yorgundu ama arkadaşı kadar bitik de değildi ameliyat onu ve diğer doktorları çok yormuştu. Aslında hasta yakını sayıldığından ameliyata girmemesi lazımdı ama eğer o ameliyata girmez de Azra hayatını kaybetseydi o da en yakın arkadaşını kaybedeceğini biliyordu. Tabi hastanede başhekim olması da bu duruma baya zemin hazırlamıştı yalan söyleyemezdi hani.
"Telefonda konuşuyorduk. Birden konuşma tartışmaya döndü." Derin bir nefes alıp kafasını onaylamaz biçimde sağa sola salladı. " Ben çok ağır konuştum. Haketmiyordu, biliyorum. Ama işte o lanet olasıca dilim kemiksizdi ve ağzıma ne gelirse söyledim. Sadece başka biri olma ihtimali-"
"Hadi lan ordan! Azra'nın hayatında biri mi var?" Yağız yüzündeki şokla arkadaşının yüzünü kendine çevirmeye çalıştı ama Alp yüzünü ona döndürmedi. Doğu ise sessiz kalarak olayı ölçüp biçip aklında tarttı. Azra'nın hayatında biri olsa muhakkak haberleri olurdu. Sonuçta yaşadıkları camia belliydi. Aşığı da haliyle bu camiadan olucaktı ama gel gör ki hiç öyle bir duyum almamışlardı. Aksine kadının fazla içe kapanık evinden iş dışında çıkmadığı bile söylenirdi. Birini bulması için en azından etrafta bir iki salınması gerekirdi değil mi ama? İşte o anda bir şeyler aklına dank etti.
"İhtimal dedin? Lan sen olmayan birini mi kıskandın şizofren herif?" diye arkadaşının omzuna geçirdi.
"Yeliz olsa da görse bu durumu, ben hiç değilse gerçek erkek varlığını kıskanıyorum. Herif olmayan adamın ihtimaline çıldırıyor." Yağız kafasını iki yana sallayıp ofladı.
"Çok pardon da olamayan bir adamı nasıl kıçından uydurdun?" Doğu ise durumu anlamaya çalışırken kafasına yana eğmiş arkadaşının yere doğru eğilmiş başına bakıyordu. Alp sıkıntıyla derin bir nefes verip elleriyle saçlarını karıştırdı. "Ben.." diyip ofaladı ama konuşmadan kaçamayınca devam etti." Yani o boşanmak için acele edince bende başka-"
"Yuh ama!"
"Yavaş gel lan ne boşanması?"
İki arkadaşın aynı anda söylediğiyle Alp kafasını duvara dümdüz bir geçirmek istedi."Bize neden söylemedin?"
"Ben de birkaç saat önce öğrendim boşanacağımı ondan olabilir, ha? Ne dersiniz?" diyerek yerinden kalkıp hastanenin bahçesinden hastanenin içine doğru yürümeye başladı.
Arkadaşlarının arkasından bakan iki arakadaş bir süre sessiz kaldılar. İlk konuşan Doğu oldu. "Bu çoğu şeyi açıklıyor."
"Ne deliler var Allah'ım? Hem kadını kıskanıyor hem de boşuyor. Bak diyorum biz buna boşuna deli demiyoruz diye. Adam delilikte master'a koşuyor."
"Kapa çeneni Yağız." Doğu da bunu söyleyerek arkadaşının yanını terk etti. Yağız her zaman olaylara kendi açısından bakardı. Doğu bu karara ilk duyduğu anda şaşırmıştı ama bu olay beklenen bir şeydi.
Alp yılın büyük kısmını Amerika'da geçirirdi. Karısı ise Türkiye'de kalırdı. Yan yana geldikleri iki üç seferde de cemiyet dergilerine poz vermek için bir araya gelirlerdi.
Aralarındaki duygusuzluğu yakın çevrelerindeki herkes hissediyordu. En başından beri bitmiş bir evliliği sürdükleri herkesçe biliniyordu tek bilinmeyen şey ise ne zaman resmi olarak bitirecekleriydi. İşte bitiyordu. Kolhanlı ailesini zorlu bir boşanma süreci bekliyordu. Azra'yı pek tanımasa bile Azra'nın bu olanları Alp'in suçu gibi gösterip Alp'trn koparacağı çok şey vardı. Alp'in de halinden anlaşıldığı gibi vicdan azabı ile her şeye tamam diyecekti. İşlerin ne kadar çirkinleşeceğini merak ederken bir yandan da çirkinleşmemesini umuyordu. İşte bazı durumlara çare yoktu. O durum da çaresiz bir durumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita Aşk
Ficción General"Ne var biliyor musun? Sana zerre inancım da güvenim de yok." Alp kafasını iki yana sallayıp telefonu hoparlörden alıp direkt kulağına götürdü. Söylediği her kelimenin, kadının zihninine kazılmasını istiyordu. "Benden daha fazla para veren birini b...