Çağan'ın gelen şeyleri yemesi,durmadan konuşması en kötüsü ise bunu kız isteme gibi anlayıp Ege'nin çayına tuz koyması olmuştu. Ege bütün öfkesini içinde tutmaya çalışırken yüzündeki ifadeyi de korumaya çalışmıştı ve bu oldukça komik görünüyordu.
Sonunda kazasız belasız (!) tanışma bittiğinde Ece annem ve ben mutfakta oturuyorduk. Annem bize uzun uzun tavsiyeler verirken benim başım Ece'nin omzuna doğru yol almıştı. Gözümü açık tuttuça göz kapaklarıma biri baskı yapıyor gibiydi. Annem halime acımış olacak ki sonunda bizi yatmaya yolladı. Yatakta yan yana uzanırken uykuya dalmak üzereydim Ece bir anda kalkıp beni de dürtünce mırıldanarak sağa döndüm. Israrla dokunmaya devam ettiğinde bütün öfkemle yüzünü ona doğrultmuştum. Ama bu saatte ne konuşacağını düşünüp beni uykumdan ettiğini sorgulayasım da gelmiyor değildi.
"Ya kız isteme olduğunu düşünsene sen Ege.'' bahsettiği şey gözümde canlandığında öfkemle beraber uykum da kaçmıştı. Yatakta onun gibi doğrulup yüzümü ona döndürdüm. Hayal gibiydi aslında,kız isteme...
Sevdiğim insanı bulmuş,ailemle tanıştırmıştım bir de onunla sözlenmekten bahsediyordu şimdi. Yüzümü belli belirsiz bir tebessüm kapladığında Ece'de gülümsemeye başladı. Aslında çok güzel hayaldi,bir gün gerçekleşecek olan güzel bir hayal.
***
Ege'nin tüm ısrarıyla yürürken o durmadan gülüyordu. Dayanamayarak elini bırakıp yerimde durdum. "Nereye gidiyoruz Allah aşkına? Gülüp duruyorsun!" gülmeye devam ettiğinde somurtup kollarımı birbirine bağladım. Bir açıklama almadan buradan bir adım atmayı bile düşünmüyordum. "Bize gidiyoruz dedim ya."
"Buna neden bu kadar güldün peki?"
"Gülmeyeyim mi Dolunay ya aman sen de?" tekrar konuşmama izin vermeden beni sürüklemeye devam ettiğinde sesimi çıkarmadan onu takip ettim. Gülüyordu yani çocuk sadece,gülsündü canım!Evlerinin önüne geldiğimizde derin bir nefes alarak beni kendine döndürdü. "Seni halamla tanıştıracağım." beni ailesinden biriyle daha tanıştıracak olmasına gülümseyerek cevap verdim. "Ne zaman?" dudağını ısırıp kısaca evlerine baktı. "Şimdi." gözlerim hızla açılırken elimi elinden çekmem bir olmuştu. Eve,ev gözüyle değil canavar gözüyle bakmaya başlamıştım bile.
Arkamı dönüp hızla ilerlemeye başladığımda Ege koşarak önüme geçti. "Dur bir ben senin ailenle tanıştım ya!" ona inanamazca bakıp söylendim."Son anda mı haberin oldu bunda peki?"
Beni tekrar eve sürüklerken sakinleşmem için tebessüm edip duruyordu."Ama söylesem çok büyüktürdün on gün stres yapacağına on dakika yapıyorsun işte." hala gülerken söylediklerine birazcık katıldığım için sustum. Üzerime baktığımda basit bir tişört ve kot pantolon görüp yüzünü astım. "Düzgün şeyler giyseydim bari ya."
"Sen her halinle,herkesin hayran kalacağı birisin. Gel hadi." El ele kapıya geldiğimizde elimi yavaşça elinden çektim. Anlayışla gülümsediğinde zili çoktan çalıyordu. Kapıyı halası olduğunu tahmin ettiğim kadın açtığında bana kibirle baktı. Beni sevmediğini ve bunun başına iş açacağını anlamak çok da zor değildi şu an."
Eve girdiğimizde karşılıklı koltuklara otururken halası bana bir avmışım gibi bakıyordu. Ege gülüşünü öksürükle gizlerden halasına döndü. "Yeter hala ödü koptu kızın!" halası bir anda gülmeye başladığında şaşkınlıkla ikisine baktım.
"Şaka yapıyorum kız gel bakayım buraya!" tedirginliğimi hala üzerimden atamadığım için yavaş adımlarla yanına ilerledim. Kolumdan çekip oturttuğunda dikkatle yüzüme bakıp gülümsedi. "Derya haklıymış pek de güzelsin." söylediğine tebessüm ettiğinde sitemle başına vurdu. "Aman bende de akıl mı kaldı. "Cemile ben. Cengiz, Cemile uydurmaya çalışmışlar işte!" kahkaha atıp ayağa kalktığında durmadan değişen ruh halini yakalamaya çalışıyordum. "Ben çay koyayım bize." ben de ayağa kalktığımda eliyle oturmamı işaret etti. "Otur,otur yaparım ben."
"Yardım edeyim."
"Yapamazsın sen yaşlısın mı demek istiyorsun?" gözüm korkuyla açıldığında Cemile hanım gülerek kolumdan Ege'ye doğru ittirdi beni. "Çok korkak ayol bu!" bir kahkaha daha atıp mutfağa girdiğinde arkasından korkuyla bakıyordum. Ege beni yavaşça yanına çektiğinde dışarı sesli bir nefes verdim. "Hiç iyi değilim." o da bir kahkaha atıp beni kollarının arasına aldığında ben hariç herkesin keyif almasına somurtarak bakıyordum."Halam biraz şeydir."
"Çılgın!" mutfaktan çıkan Cemile hanım Ege'nin lafını tamamladığında Ege'de sırıttı. "Aynen öyle çılgın. Ama iyi kadındır." Cemile hanım çayları masaya koyarken mutfağa geri döndü ve duyabileceğim bir yerden seslendim "Korkma yani ısırmam!" başımı Ege'nin omzuna koyup çığlık atar gibi "Korkuyorum."dedim.Bu halim onu iyice keyiflendirirken başımı kaldırıp susması gerektiğini belli eden bakışlar attım. "Cemile hanım tekrar elinde kek tabakları ile döndüğünde yüzümü zorla gülümsemeye zorladım. Ama şu an muhtemelen matematiksel sınavında hiçbir fikrin olmadığı bir soruda hocanla göz göze gelip ettiğin tebessüm gibiydi.
Yapmacık,stresli, korkunç...
"Zahmet etmişsiniz." eliyle beni geçiştirip kekini yemeye başladı. "Tamam bak istersen daha resmi tanışalım ben seni bu kadar korkutacağımı tahmin edemedim." zamanla biraz daha normale dönen yüz ifadem gülümsemekte çokta zorlanmıyordu artık. "O Çağan delisi nerede yemeğin kokusunu on kilometre öteden alırdı normalde." Ege kulağını çekip masaya vurdu. "Aman hala sus nolur sus!"
Halası bu haline gülerken Çağan'ın namının burada da korunduğunu anlamış oldum. İlerleyen saatlerde üzerindeki tüm stresi atmış oldukça eğlenmeye başlamıştım. Durmadan gülüyor hatta gözümden gelen yaşları siliyordum. Akşama doğru kalktığımızda bizimkilerin olduğu kafeye doğru ilerledik. Kafeye girdiğimizde Çağan'ın kafasındaki renkli şapkaya dehşetle bakmaya başladık. "Gitmeyelim, ya bırak dön gitmeyelim." beni dışarı çekmeye çalışırken gülüp masaya doğru ilerledim. Şapkasına hafifçe vurup önüne düşmesini sağlarken karşısına geçip oturmuştum. "Aman yengem gelmiş."
"O kafandaki ne?" Ege sinir bir ifadeyle onu bakıp homurdandınırken Çağan hiç mi hiç umursamıyordu. "Sen anlamazsın canım boşver." Ece'ye ne olduğunu anlamak için döndüğümde omuz silkip güldü. Masaya siparişleri almaya gelen kıza dikkatle bakmaya başladığımda kızın da bana baktığını gördüm. "Tanışıyor muyuz acaba?" kız bir süre düşünüp hatırlamış olacak ki tebessüm etti. "Evet birkaç dersimiz ortak." kızım arkasından okulda gördüğüm çocuk çıktığında şaşkınlıkla ona bakmaya başladım.
"Benim tanışma numaramı çalıyorsun ama sen." hafif bir sitemle konuştuğunda güldüm. Masadakiler merakla bize bakarken Çınar gülümsedi. "Bu cimcime benim kardeşim Çisil ben Çınar ve Dolunay'da beni onu kahve içmeye çağırma numaramdan tanıyor."
Ege merakla bana döndüğünde ona bahsettiğimi hatırlamış olacak ki şu an sadece merakla bakıyordu. "Ama görüyorum ki Dolunay'ın zaten bir sevgilisi varmış o yüzden çok üzgünüm. Yani aslında insanı strese sokacak takıntılı kötü insanlardan da değilim." Çisil ayağını yere vurup Çınar'a döndü. "Sus artık ya nolur biraz sus!"
Barış bizi görüp yanımıza gelirken Çisil hemen kendini toparlayıp Çınar'ı kenara itti. "Ben siparişleri alıyordum Barış bey." Barış kıza sorun olmadığını söylediğinde tebessümle bize döndü. "Sorun yok bu gördüğün arkadaşlar benim en yakınlarım. Şu çilli olan kuzenim gerçi." Beni eliyle gösterip üstüne şu dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım. Barış ve Çınar masaya oturduğunda Çisil işine dönecekti ki Barış onu durdurup oturmasını söyledi.
"Eee hepiniz aynı üniversitede misiniz? Görmedim ben sizi." Çınar'ın sorusuna cevap veren Barış oldu. "Ben kafeyi işletiyorum,Ece ve Dolunay farklı üniversitelerde. Ege ve Çağan'da Ece'nin üniversitesinde. "Böyle karmakarışık işler." anladım anlamında başını sallayıp ayağa kalktı. ''Benim arkadaşlarım geldi gideyim ben. Görüşürüz cimcime." Çisil'e yönelik söylediği şeyle Çisil öfkeli bakışlarını ona döndürdü. "İkiziz biz Çınar."
"Bir dakika,bir dakikadır!" göz kırpıp yanımızdan ayrılırken Çisil'de ayaklandı. "Ben de işime döneyim. Tanıştığıma memnun oldum."
O gittiğinde Ege sabahtan beri halasıyla yaşadığı anları anlatıp halime gülerken ben de anlattığı şeyleri hatırlayıp gülmeye başladım. Gün gerçekten stres ve komedi doluydu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
ChickLitTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.