BÖLÜM-39

1.7K 132 12
                                    

Ege yüzüme bakarken ona aklıma gelen her şeyi anlatıyordum. Çocukluğum, gençliğim yaptığım her şeyi tek tek anlatmıştım onu ilk gördüğüm anı neler hissettiğimi anlatırken yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirmişti.

Çocuklar geçen gece uçak bulamadıkları için bugün burada olacaklardı. Saat sabah beşe doğru gözlerim kapanmaya başladığında uykuya dalmıştım.

Ege uyuyup unutmak istese de gözlerini kapatamıyordu. Karşısında ona hiç sıkılmadan hayatını anlatan sevgilisine baktı. O konuştukça kendisi tepkisiz bir şekilde izlemişti ama Dolunay bundan hiç şikayet etmemiş her şeyi heyecanla anlatmıştı. Dayanamayarak gözleri kapanan sevdiği kızı şimdi büyük bir ilgiyle izliyordu.

Küçük çillerine,bal rengi gözlerine dikkatle bakıyordu. Annesinin kaybından sonra Dolunay ona kalmış bir emanet gibiydi çünkü annesi  Dolunay'ın Ege'yi en iyi şekilde değiştirdiğine inanıyordu. Annesi gibi saçlarını okşamış,annesi gibi konuşmuştu.

Bir eli Ege'nin elleri arasındayken diğer eli koltuktan sarkmıştı. Acısı hafiflemiş gibiydi aslında. Dolunay haklıydı annesinin fiilen yanından ayrılmış olması onun silindiği anlamına gelmiyordu. Annesi yine mezuniyetine görecek, evliliğine tanıklık edecekti. Çünkü Derya hanım öyle biriydi. Ne olursa olsun oğlunun yüzündeki gülümseme onu da güldürürdü.

Bu yüzden bu kadar seviyordu Dolunay'ı o da kendisi gibi oğlunun yüzündeki gülümsemeyle gülümsüyor, acıyla acı çekiyordu. Bir yerde oğlunu kime emanet ettiğini çok iyi biliyordu.

Aradan birkaç saat geçtiğinde Dolunay'ın gözleri aralandı. Kızarmış gözlerinden uyumadığını anladığı sevgilisine hüzünle baktı. "Hiç mi uyumadın?" cevap vermeden sadece başını salladığında kafasını dizlerine yasladı. Saçlarını okşarken ninni mırıldanmaya başlamıştı. Günlerdir yarım bir uyku çeken sevgilisi ise gözlerini kapatmakta pek zorlanmamıştı. "Anne,seni seviyorum." Ege'nin mırıldanmasıyla başını yüzüne doğru eğdi. "Lütfen gitme." annesi sanarak kendisiyle konuştuğunu fark ettiğinde alnına bir öpücük kondurdu. "Ben de seni seviyorum birtanem."

***

Kapı çaldığında Ege'yi duş alması için odasına yollamıştım. Herkes gelmiş eve girerken hepsi ne yapması gerektiğini bilmeyerek yüzüme bakıyordu. "Sizinle annesini konuşup en baştan yaşamak istediğini düşünmüyorum. Sadec yanında olduğunuzu belli etmeye bakın."

Hepsi beni onaylarken başındaki ıslak havluyla yanımıza geldi. Gözlerimi büyütürken hızlı adımlarla yanına gittim. "Seni o ıslak havluyla döverim biliyorsun değil mi? Çabuk git ve savını kurut!" dudağını büzüp havluyu elini aldı. "Ama o zaman radyosyon işler vücuduma."

"Saçma sapan konuşma banyoya yürü hemen."hala bana baktığını görünce oflayarak elinden havlusunu alıp banyoya doğru çekiştirmeye başladım. "Gel ben kurutacağım." küçük bir çocuk gibi hevesle bana baktığında sinirli yüzümden eser kalmamıştı şimdi.

Yavaş yavaş saçını kuruturken makinayı elimden alıp kapattı. Vücudunu bana döndüğünde elleri, ellerimi bulmuştu. "Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" burnunu hafifçe çektiğinde ben de anında kızaran gözlerim eşliğinde burnumu çektim. "Ben de seni seviyorum." sarılıp başımı göğsüne yasladığımda kısa bir süre sonra ayrılıp arkadaşlarımızın yanına döndük.

Mutfakta kahvaltı hazırlarken Ece içeride kahkaha sesleri gelen topluluğa baktı. "Ege sadece tebessüm ediyor." üzgünce mırıldandığında elimdeki tabağı masaya bıraktım. "Fazlasını beklemek bencillik olur." Herkes masaya geldiğinde önündeki yiyeceklere yabancı bir cisme bakar gibi bakan sevgilime güldüm.

"Yemekler tanıştırayım benim dünyadan bir haber sevgilim. Canım bu da yemek." yapmacık bir şekilde gülümseyip eline çatalını aldı. "Ne çok güldüm,ne komiksin sen öyle!" Çatalına peynir alıp ağzına yıkıp sırıttım. "Çok konuşma bakayım."

Onlar bu halimize gülerken ben hala sırıtarak ağzına dünyayı koyup yut demişim gibi bir bıkkınlıkla küçücük peyniri ağzında çeviren sevgilime baktım. Masadaki poğaçalardan kırıp uzatırken gözleri mümkünmüş gibi daha da büyüdü. "İstemiyorum."

Gülüp elimdeki poğaçayı da ağzına soktum." Sormuşum gibi fikrini dile getirmen çok hoş." itici bir şekilde güldüğümde pes etmiş gibi gelecek yemekleri bekliyordu. Karnının doyacağına emin olduğumda bırakmış kendisine gelmesini bekliyordum. "Sanırım kusucam." sırtına vurup sırıttım. "Hiçbir şey olmaz."

Bunu böyle kısa kabul edin şimdilik devamını en kısa zamanda atacağım muhtemelen gece ❣

Dinle Beni Bi'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin