Tişörtümün ucunu düzeltirken saçlarımı tepemde toplayarak aynadan son kez kendime baktım. Kapıdan çıkarken yüz yüze geldiğim Ege'ye hafif bir tebessüm ederken kolumdan tutup tekrar içeri soktu.
Acelesine merakla bakarken aniden eğilip beni ölmesiyle kaskatı kesildim. O kadar hızlıydı ki,şaşkınca yüzüne bakarken camın kenarındaki koltuğa beni çekiştirerek oturttu. "Bir şey konuşmamız lazım!"
Merakım hafif bir teleşla harmanlanırken sesimi çıkarmadan onu dinliyordum. "Hani yanınızdan hızla ayrıldığım bir gün vardı?" hatırlayıp hatırlamadığıma bakarken hatırladığımı belli edercesine başımı salladım.
"Söylediğim gibi önemsiz bir şey için kalkmadım ben o gün." kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda derin bir nefes alıp ellerimi tuttu.
"Deniz geldiği için çıktım onunla konuştuk.Ve bence sen de konuşmalısın" bir çırpıda söylemesiyle kaşlarım eski haline dönmüş olsa bile yüzüm bembeyaz olmuştu muhtelemen.
"Çağan bahsetti kafeden giren kişi de oymuş." gözlerimi kapatıp nefesimi dışarı bırakırken daha ne olacağını bekliyordum.
Bir şey söylememi ister gibi bana baktığında ellerimi çekerek arkama yaslandım. "Bitti mi?" evet anlamında başını sallarken tebessüm ederek sırtımı koltuktan ayırıp yüzüne yaklaştı.
"Hadi bana neden ayrıldığımızı ve benim bir sene Mersin'de neler çektiğimi anlat." alayla suratına bakarken ona fırsat tanımadan devam ettim. "Sonra da bunun sebebini konuşalım."
Üzgünce bana bakarken yüzümden ne hissettiğimi anlamak mümkün değildi. Çünkü biri karşıma geçip 'Ne hissediyorsun'dese ben de bilmiyordum.
"Ben üzgünüm." sandalyeden kalkıp karşısında dikilmeye başladım. "Deniz'e dayanamam onunla olmaz diyerek benden pat diye ayrılan adam karşıma geçmiş Deniz'in geldiğini senden sakladım ama onunla konuşmalısın diyor."
O da benim gibi ayağa kalkarken karşıma geçti. "Bak Dolunay şu an ilişkimizin üzerine bir buçuk sene koyduk. Ayrıca İlayda olayından sonra sana daha anlayışlı yaklaşmaya çalışıyorum. Karşına geçip Deniz geldi bunu sana söylememi rica etti ona saygı duymadım sana da duymuyorum konuşma onunla dememi mi tercih edersin?"
Cevap vermeden yüzüne bakarken söylediği şeye katılıyordum. Ama bir şey yanlıştı işte...
Belki söyleyiş tarzı,belki zamanı ya da yanlış olan bendim. Sesimi çıkarmadan kapıdan çıkarken peşimden ofladığını duymuştum.
Merdivenlerin başında bana gülümseyen Çağan'a aynı sinirimle baktım. Merakla kaşlarını kaldırdığında gözlerimi bir an olsun ondan ayırmıyordum. "Kafeden giren kişi de oymuş. Ya sen neler çektiğimi biliyorsun. Biriniz karşıma gelip Deniz geldi ama istersen konuşursun biz yanındayız diyemedi mi?"
Kapıdan Ece'yi görüp bütün duygu yoğunluğumla ona döndüm. "Sen de biliyor muydun?" benim gibi gözleri dolarken hızlı adımlarla yanıma yaklaşırken başını da hızlıca sağa sola sallıyordu. "Bilmiyordum yemin ederim."
Ben evden çıkarken Ece'de peşime takılmış gelmek isteyen erkekleri durdurmuştu.
Beraber sahilde otururken karşı büfeden aldığı suları kucağıma koyup önümde diz çöktü.
"Bir tanem benim üzülme böyle,seni bilerek üzmek istemeyeceklerini biliyorsun." onu onaylarken gözümden akan yaşlara parmağını uzatıp gülümsedi.
"Beni de ağlatıyorsun ama bak!" çömeldiği yerden doğrulup elini bana uzatırken kocaman gülümsüyordu. "Oyun oynayalım mı eski günlerdeki gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
Chick-LitTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.