Herkes odasına dağıldığında Ege ayakta uyumaya başlamıştı. Bu haline gülüp yatağı açarken onu da sırtından ittirmeyi ihmal etmiyordum.
Kendini yüz üstü yatağa atıp uyumaya başladığında üzerimi değiştirip yanına yattım. Birkaç senemi verdiğim,her şeyini,her şeyime katan adam uyurken başımı koyup uyumak kolay olmuyordu tabii.
Bana da izlemek düşüyordu.
***
Gözleri hafifçe açılırken dimdik yüzüne bakan beni görüp hafif irkilerek kenara kaydı. Yavaş yavaş kendine gelirken gözlerini ovuşturarak gülümsedi. "Günaydın."
"Günaydın."sesim çatallı çıkarken gözlerim de kızarmıştı. Dikkatle yüzüme baktığında kaşlarının hafifçe çatıldığını görüp tebessüm ettim. Kendime dikkat etmediğimi her an çileden çıkıyordu sanki.
"Bana uyumadım deme!"yatakta doğrulurken o da hareketlerimi izliyordu. "Tamam demem."
"Dolunay!" keyifle yataktan kalktığımda hala sitemle arkamdan bakıyordu. Kim ne derse desin,en huzurlu gecem olduğunu söyleyebilirdim.
Üzerimizi değiştirip kahvaltı için aşağı indiğimizde sadece Çisil'in kalkmış kahvaltı hazırladığını görüp gülümsedim. Eh ben arkadaşlarımı tanıyordum. Biri başlarına gitmediği sürece asla uyanmazlardı.
Ege ve Çisil'i orada bırakıp sırayla odaları gezmeye başladım. Barış'ın yanına giderken diğerlerinin de telefonlarını arıyordum.
Bir süre sonra hepsinin söylenerek mutfağa girdiğini görerek gülmeye başladık. Çağan tüm enerjisi ile ayakta dururken yanındaki Ece kafasını onun omzuna yaslamış gözü kapalı duruyordu.
Anıl gözünü ovuşturarak ben bunları nereden evime aldım der gibi bakarken Barış öfkesini saklamadan masaya oturuyordu.
Muhtemelen işten dolayı erken kalkmaya alışmış olan Çisil ise şaşkınlık dolu bakışlarını tek tek hepsinde gezdiriyordu.
"Aşk olsun! Kız kalkıp hepimize kahvaltı hazırlamış. Siz utanmasanız bunun için kızacaksınız!"
Çağan dikkatle masaya bakarken dudağını büzdü. ''Uyku mu yemek mi?" düşünceyle ona bakarken o da arada kalmış gibiydi.
Ege koluma vururken Çağan'a da ters bir bakış atıyordu. "Saçma sapan şeylere kafa yormayın." Çağan elindeki çatalı sertçe masaya koyup dik bir şekilde Ege'ye bakmaya başladı.
"Düzgün konuş!" Anıl gerçekten hiçbirimizi takmadan yemeğini yerken kapının çalmasıyla irkilip çatalın düşürdü. "Unuttum!"
"Neyi?" bizi dinlemeden kapıya koşarken sandalyemi geri itip kapıyı izlemeye başladım. Anıl kapıyı açıp karşısındaki kişiye korkuyla bakarken Ece'de uykusundan sıyrılmış onları izliyordu.
"Ne dedim ben sana Anıl?" göz ucuyla kapıda çöpe bakarken gülüp onları izlemeye koyulduk.
"İpekcim ben onu alacaktım ama..."
"Ama?"Kızın sorgulayan bakışları Anıl'ı bulurken o ne diyeceğini düşünüyor gibiydi. Yerimden kalkıp onlara yaklaşırken kıza sevimlice gülümsedim.
"Günaydın İpek kahvaltı yapmaz mısın?" başını hayır anlamında sallarken çöpü elime aldım. "Ben atarım bunu birbirinize kızmayın." çöpü atmaya giderken omzumun arkasından geriye baktığımda ikisinin de birbirine deli bakışları attığını görüp gülümsedim.
Yaşasın!
Kahvaltımızı yapmış dışarı çıkmaya karar verdiğimizde sahilde yürüyorduk. Mersin'in özlediğim havasını içime çekerken yanmaya başlayan tenime üzgünce baktım. Krem sürmeyi unutmasaydım şimdi bu halde olmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
Literatura FemininaTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.