Çağan ve Ege'nin ortasında giderken Ege uzun ince parmaklarının arasına telefonunu alarak bir şeyler yaptı.
Telefonuna bakarak gülümsediğinde içimden yazıştığı kişinin Eda olmaması için dua ettim.
Eğilerek telefonuna bakmaya çalıştığımda kafasını bana döndürdü.
Hemen Çağan'a bakıyor gibi ona döndüğümde belli belirsiz bir gülüş sesi duydum.
Ben de hafifçe gülümserken basket sahasına gelmiştik. Çağan ilerdeki topu alarak bana attığında tutup olduğum yerden basket attım.
İkisi de bana şaşkınca bakarken omuz silkip topun yanına gittim. "Ben de arada bir şeyler yapabiliyorum."
Ege ona attığım topu ustalıkla tutup potaya attığında sırıttı. ''Ben de yapabildiğin bir şey yok diye üzülmeye başlamıştım."
Çağan kolunu omzuma atıp Ege'ye kınarcasına baktı. "Lütfen bana kankamın harika resim çizebildiğini bilmediğini söyleme."
Ege şaşkınlıkla bana bakarken bakışları 'öyle mi' der gibiydi.
Başımı sallayarak onay verdiğimde şaşkınlığını üzerinden atıp hafifçe gülümsedi.
"Bir gün görmek isterim." Bir gün görebilmeni isterim. Bunu ona söylemek yerine kendi düşünceme gülümsedim.
"Kendi kendini bile gülümsüyorsun hatta Anıl'a Çağan'a herkese gülümsüyorsun. Ben hariç."dikkat ettiği ve kafasına taktığı şeye gözlerimi kırpıştırarak baktım.
"Yine mi arkadaşını kıskandın?" Çağan'ın sorusuyla merakla Ege'ye döndüm. Bu sefer çevirme şansı yoktu.
"Kıskanmadım,merak ettim." Ona gülümseyip,gülümsemediğimi düşündüm.
O görmese bile defalarca gülümsemiştim. Çünkü Ege hiç tanımadığım kalabalık arasındaki tek tanıdık hissi veriyordu.
''Demek ki gülümsememi sağlayamamışsın."
Dalgınca bir yere bakıp sırıttı. Topu Çağan'a atıp oyunu başlattı. Bir süre Ege Çağan'dan topu aldı ve Çağan her defasında kaybetti.
"Biraz ikiniz oynayıp oyunu öğrenin." Havalı havalı sahada çıkarken arkasından sırıttım. Kendisi çok iyiymiş gibi davranıyordu.
Ege'de bana bakıp gülerken ona döndüğümde gülüşünü sildi. "Hadi oynayalım."
Ondan alıp kaçırmaya başladığında peşimden koştu. Ustaca elinden kaçırdığım topla gülerken bir basket attım.
Bu sefer top ondayken peşinden gülerek koşturdum. Ben onun aksine hile karıştırıp arkasından kolumu uzatıp almaya çalıştım.
Kolunu ileriye uzattığında almak için belinden uzanıp topa uzandım. Bakışlarını bana çevirdiğinde ben de ona bakmaya başladım. Birbirimize bakmamızı bölen ses sahanın demirlerinin sallanması oldu.
"Gençler yavaş oyundayız." Çağan'a gözlerimi devirip kollarımı çektim. Gidecekken Ege bileğimden tutup durdurdu.
"Seni güldürmek için ne yapabilirim?" Şaşkınca ona bakarken yutkundum. Beni gerçekten güldürmek istiyordu.
Hafifçe gülümsediğimde gözlerini büyüttü. ''E gülümsedin sen." heyecanla söylediği şeyle dudaklarım daha da kıvrıldı.
"Beni güldürmek istemen beni gülümsetti."
Beraber sahadan çıkıp eve yürürken Çağan aramıza girmiş bir bana bir ona bulaşıyordu.
Evimin önüne geldiğimizde onlardan ayrılıp eve girdim.
*********
Matematik sorusuyla olan bakışmamı telefonumun sesi böldü. Onu sessize alıp soruya döndüm."Seni aldatmadım merak etme." kapım açıldığında Demir bir süre gözlerime baktı. "Sen iyice delirdin."
Odadan çıkıp gittiğinde arkasından dil çıkardım. Küçükken daha sevimliydi bu çocuk.
********
Sınıfa girdiğimde herkesin bakışları bana döndü. Sırama oturacakken Ece kolumdan tutup beni sınıfın dışına sürükledi."Bir sorunumuz var."korkuyla ona bakarken yutkundu. "Herkes senin..."devam etmesini ister gibi ona baktım.
"Ege'nin peşinden koştuğunu düşünüyor." gözlerimi büyüttüğümde arkasından gelen Ege'yi gördüm.
"Ben özür dilerim neden böyle şeyler söyleniyor anlamadım."
"Sen niye özür diliyorsunki?" Ege bana şaşkınlıkla baktı. "Ne demek neden diliyorsun?"
"Sen mi yaydın bunu?" Bakışlarını gözlerime sabitledi. "Tabi ki hayır."
Omuz silkip etrafta bize dönen gözlere baktım. "E o zaman?" Gülümseyip bana doğru birkaç adım attı.
"Neden böylesin?"gülümseyip cevap verdim. "Nasılım?"
"Herkesi kendi önünde tutup onlara kızmıyorsun." Söyleyeceğim şeyi aklımda tarttıktan sonra söyledim.
"Onları seviyorum." dolaylı yoldan onu da sevdiğimi söylemiştim. Bir süre gözlerimin içine dikkatle bakarken mırıldandı.
"Ben sana böyle bakarken nasıl senin benim peşimde koştuğunu düşünebilirler ki?"
Sessizce söylediği şeye şaşkınlıkla "Ne?"diye bir tepki verdim. Şaşkınlık tepkimi anlamama yorarak başını salladı.
"Yok bir şey. Ben halledeceğim iyi dersler." arkasından gülümsediğimde Ece kulağıma eğildi. "Birileri durmadan gülümsüyor."
Çıkışta hepimiz kafeye gitmiş oturmuştuk. Melis de bizimle geldiğinde herkes okuldaki olayı konuşurken ben menüden sıcak çikolata mı istesem yoksa salep mi diye düşünüyordum.
Derin düşüncelere dalmışken Ece kolumdan sarstı. "Ee Dolunay sen ne düşünüyorsun?"
"Ne hakkında?" Melis gözlerini devirirken Ege gülümsedi. "Okuldaki olay?" omuz silkip garsona elimle gelmesi için işaret yaptım.
"Hallolur ya siz de düşünmeyin bu kadar." Garsona istediğim şeyi söylerken diğerleri de söylemişti. Dışarda yağan kara gülümseyerek baktım. Cam kenarında oturmak istesem de Ege ve Melis oturuyordu.
Ve şimdi ben 'geçebilir miyim' diyemezdim. Ege ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Yerine geçer misin?" anlamayarak ona baktığımda derdimi anlamış gibi güldü. "Ben üşüdüm acaba sen geçebilir misin?"
Anıl ayağa kalkıp Ege'ye baktı." Üşüdüysen kızı niye oraya oturtuyorsun? Ben geçerim."
Ege kar için buna yaparken Anıl'a bıkkınlık baktı. "Sen Dolunay mısın?" Anıl kaşlarını çattığında ikisinin derdini de farkındaydım.
Anıl Ege ve beni shiplediği için Ege'nin bana iyi davranmasını istiyordu.
Ege ise beni ifşa etmemek için bahane sunuyordu. Ona gülümseyip ayağa kalktım. "Teşekkürler."diye fısıldadığımda o da gülümsedi.
Anıl'ın yanına geçtiğimde ona da kısa bir teşekkür edip gelen sıcak çikolatamı kara bakarak içtim.
Hesabı ödeyip çıktığımızda saat biraz geç olduğu için erkekler eşlik etmek istedi.
Ege ile giderken bakışları arada bana dönüyor sonra vaz geçip tekrar önüne dönüyordu. Artık dayanamayarak kolundan tutup durdurdum. "Söyler misin yoksa çatlayacağım."
Ensesini kaşıyıp gözlerini etrafta gezdirdi. Bakışları beni bulduğunda benden kaçar gibi tekrar aceleyle etrafa baktı.
Çenesinden tutup bakışlarını gözlerime sabitlediğimde ikimizde şaşkınlıkla elime baktık.
Elektrik çarpmış gibi elimi çektiğimde utanarak ilerledim.
Bu sefer o kolumu tutup durdurdu. "Şey, Anıl'dan hoşlanıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
Chick-LitTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.